anne gitti.
arayışa başlandı.
bir başkası uğurlandı.
bloglar listeden silindi.
tatil programı düşünmek istemiyorum.
bir kere "program" demek istemiyorum.
net üzerinden yeni müzik listesi oluşturuldu.
abidik de olsa farklı bir şeyler okunmaya başlandı.
esne esneyebildiğin kadar.
esneklik anlamında kullanılmıştır.
bakalım ne kadar esneksin?
çok merak ettim esneme katsayını.
esnek olduğunu söylerler.
nereden bilebilirler esneme dereceni?
bak esnemeye başladın bile.
devam et, devam et, yapabilirsin.
tekrar baştaaannn...
Tuesday, July 31, 2007
Friday, July 27, 2007
Wednesday, July 25, 2007
durmak yok
ben mutluyum galiba
Tuesday, July 24, 2007
Friday, July 20, 2007
30’undan önce yapılması gerekenler:
kız günü!
bugün böyle... bunun nedenleri var tabi:
- 30'undan önce kadınlar tarafından yapılması gerekli şeyler diye bir yazı. onu da eklerim az sonra.
- pelin, oya ve esra'nın beste ile bana da aldıkları antenli monster taçları.
- özellikle kadınların seveceği bazı şarkılar ve goran bregoviç.
(bu aralar pelin yeni bir müzik sitesi keşfetti, her şeyleri dinliyoruz :) özellikle film müzikleri...
- yeşil ve kırmızı.
- bugün cumaaa...
- 30'undan önce kadınlar tarafından yapılması gerekli şeyler diye bir yazı. onu da eklerim az sonra.
- pelin, oya ve esra'nın beste ile bana da aldıkları antenli monster taçları.
- özellikle kadınların seveceği bazı şarkılar ve goran bregoviç.
(bu aralar pelin yeni bir müzik sitesi keşfetti, her şeyleri dinliyoruz :) özellikle film müzikleri...
- yeşil ve kırmızı.
- bugün cumaaa...
Thursday, July 19, 2007
niye doors dinleyince her şey yoluna giriyor?
bırakın da kendim öğreneyim. yanlış yapmadan öğrenemem ya da belki de yanlış yapmak istiyorum.
canınızı yakıyorsam bir nedeni vardır ya da farkında değilimdir ya da sizin canınızın yanmasına ihtiyacınız vardır ya da çok alıngansınızdır ya da ayrıntılarda yaşıyorsunuzdur ya da çok takıyorsunuzdur ya da hep kendi dediğiniz olsun istiyorsunuzdur. ama dünya sadece sizin değil, aynı zamanda benim etrafımda ve sadece benim değil aynı zamanda sizin de etrafınızda dönüyor.
bu noktada şu söze geçiş yaparak konuyu toparlamak istiyorum:
"...faşizm, atılan ilk bombalarla başlamaz, her gazetede üzerine bir şeyler yazılabilecek olan terörle de başlamaz. faşizm, insanlar arasındaki ilişkilerde başlar, iki insan arasındaki ilişkide başlar." demiş biri. özellikle son cümlenin altını çizmek istiyorum.
canınızı yakıyorsam bir nedeni vardır ya da farkında değilimdir ya da sizin canınızın yanmasına ihtiyacınız vardır ya da çok alıngansınızdır ya da ayrıntılarda yaşıyorsunuzdur ya da çok takıyorsunuzdur ya da hep kendi dediğiniz olsun istiyorsunuzdur. ama dünya sadece sizin değil, aynı zamanda benim etrafımda ve sadece benim değil aynı zamanda sizin de etrafınızda dönüyor.
bu noktada şu söze geçiş yaparak konuyu toparlamak istiyorum:
"...faşizm, atılan ilk bombalarla başlamaz, her gazetede üzerine bir şeyler yazılabilecek olan terörle de başlamaz. faşizm, insanlar arasındaki ilişkilerde başlar, iki insan arasındaki ilişkide başlar." demiş biri. özellikle son cümlenin altını çizmek istiyorum.
anxiety
sakin olmaya çalışıyorum. niye dediğimi yapmıyorlar? halbuki sadece yapmaları yeterli olacak. eninde sonunda benim dediğim olacaksa, inatla işi zorlaştırıp kendilerini ve beni niye geriyorlar? kim bunlar? hayal arkadaşlarım. kafamın içinde yaşıyorlar. bazen benim için daha iyi olacağını söyleyip bana fikirler öneriyorlar. önermeyin. istemiyorum. niye bana bu kadar kayıtsız kalmaya çabalarken bir yandan da benim iyiliğimi istiyorsunuz? acaba benim iyiliğim onların da mı iyiliğini sağlıyor? niye sizi bu kadar ilgilendiriyorum ki? nasıl olsa kendi seçimlerinizin kurbanı olup mutsuz mutsuz yaşıyorsunuz. peki bu mutsuzluğu daha doğrusu bu kendi kendini germe kasma yorma halini bana niye yaşatmaya çalışıyorsunuz? hep gardınız hazır karşılayamazsınız yaşamı. hep güçlü görünmek yorar sizi. bazen bana da bulaştırıyosunuz. neyse ki çevremde bunu bertaraf eden dostlarım var. bazen uzakta olsalar da varolduklarını bilmek sonsuz bir rahatlık ve onları kaybetme endişesi doğuruyor bende.
bakınız -> zargan
bakınız -> zargan
anxiety | endişe | |||
anxiety | merak | |||
anxiety | kaygı | |||
anxiety | istek | |||
anxiety | heves | |||
anxiety | gam | |||
anxiety | düşünce | |||
anxiety | bunalım | |||
anxiety | bunalma | |||
anxiety | bunaltı | |||
anxiety | kuruntu | |||
anxiety | tedirginlik | |||
to cause anxiety | endişe vermek | |||
to cause anxiety | bunaltmak | |||
freedom from anxiety | huzur | |||
to give rise to anxiety | endişeye sebep olmak | |||
to be oppressed with anxiety | gam çekmek | |||
to labor under a constant anxiety | sürekli endişe içinde olmak | |||
Wednesday, July 18, 2007
bir deee... seviyorum şarkı sözlerini.
this is the end
beautiful friend
this is the end
my only friend, the end
of our elaborate plans, the end
of everything that stands, the end
no safety or surprise, the end
i'll never look into your eyes...again
can you picture what will be
so limitless and free
desperately in need...of some...stranger's hand
in a...desperate land
lost in a roman...wilderness of pain
and all the children are insane
all the children are insane
waiting for the summer rain, yeah
there's danger on the edge of town
ride the king's highway, baby
weird scenes inside the gold mine
ride the highway west, baby
ride the snake, ride the snake
to the lake, the ancient lake, baby
the snake is long, seven miles
ride the snake...he's old, and his skin is cold
the west is the best
the west is the best
get here, and we'll do the rest
the blue bus is callin' us
the blue bus is callin' us
driver, where you taken' us
the killer awoke before dawn, he put his boots on
he took a face from the ancient gallery
and he walked on down the hall
he went into the room where his sister lived, and...then he
paid a visit to his brother, and then he
he walked on down the hall, and
and he came to a door...and he looked inside
father, yes son, I want to kill you
mother...I want to...fuck you
c'mon baby, take a chance with us
c'mon baby, take a chance with us
c'mon baby, take a chance with us
and meet me at the back of the blue bus
doin' a blue rock
on a blue bus
doin' a blue rock
c'mon, yeah
kill, kill, kill, kill, kill, kill
this is the end
beautiful friend
this is the end
my only friend, the end
it hurts to set you free
but you'll never follow me
the end of laughter and soft lies
the end of nights we tried to die
this is the end
beautiful friend
this is the end
my only friend, the end
of our elaborate plans, the end
of everything that stands, the end
no safety or surprise, the end
i'll never look into your eyes...again
can you picture what will be
so limitless and free
desperately in need...of some...stranger's hand
in a...desperate land
lost in a roman...wilderness of pain
and all the children are insane
all the children are insane
waiting for the summer rain, yeah
there's danger on the edge of town
ride the king's highway, baby
weird scenes inside the gold mine
ride the highway west, baby
ride the snake, ride the snake
to the lake, the ancient lake, baby
the snake is long, seven miles
ride the snake...he's old, and his skin is cold
the west is the best
the west is the best
get here, and we'll do the rest
the blue bus is callin' us
the blue bus is callin' us
driver, where you taken' us
the killer awoke before dawn, he put his boots on
he took a face from the ancient gallery
and he walked on down the hall
he went into the room where his sister lived, and...then he
paid a visit to his brother, and then he
he walked on down the hall, and
and he came to a door...and he looked inside
father, yes son, I want to kill you
mother...I want to...fuck you
c'mon baby, take a chance with us
c'mon baby, take a chance with us
c'mon baby, take a chance with us
and meet me at the back of the blue bus
doin' a blue rock
on a blue bus
doin' a blue rock
c'mon, yeah
kill, kill, kill, kill, kill, kill
this is the end
beautiful friend
this is the end
my only friend, the end
it hurts to set you free
but you'll never follow me
the end of laughter and soft lies
the end of nights we tried to die
this is the end
reklamları izlediniz.
Tuesday, July 17, 2007
Monday, July 16, 2007
koş demet koş
cumartesi bir kedirefik klasiği yaşandı. manav özgür gelmiş izmir'den. kendisi "duruma göre meyve"nin kilit oyuncularından biri. sanırım zaten 3 rolümüz vardı filmde :) her neyse cuma akşamı telefonumda ulaş'ın adını gördüğümde anlamıştım zaten ertesi gün erken kalkacağımı. 8.15'te ayakkabılarımı bile giymiş bir halde, çıkmaya hazır, yataktan ayaklarımı sallamış, radyo dinler buldum kendimi. geveze'nin en beğenilen bölümlerinden birinin tekrarı vardı. sonra gelip beni aldılar ve sonra da gidip özgür'ü aldık kavacık'tan. nihat'ın kahvesine gidip en sevdiğim kahvaltıdan ettik. beni çamlıca'ya götürdüler ve tabi özgür'ü de. ilk defa yaşadığım şehrin büyüklüğü hakkında dehşete kapıldım ve gerçekten korktum :( nur'u eve, özgür'ü sınava yetiştirdik. nur kendine kocaman bir motor aldı. pek afilli bir makina doğrusu. beşiktaş'a indik. alışveriş yaptık. yemek yedik. utanmadık, doyduk demedik bir de üzerine tatlı yedik o sıcakta dedeoğlu'ndan. ölüyorum sandım bir an :) eve zor attım kendimi. uyudum bir saat. nasıl tatlı bir uykudur o yaa... sonra her şey baştan. taksim'de toplaşıp arzu'ya hediyeler aldık. bir şekilde tavanarası'nda yer bulduk. çok yedik. çok güldük. çok dansettik. o gece arzu'da kaldım. tabi biz yattığımızda saat 5 olmuştu. pazar tembellik günüydü akşama kadar, sonra da ev...
Friday, July 13, 2007
Thursday, July 12, 2007
öyle bir his ki bu...
yaşamımın böyle olacağını düşünmemiştim. nasıl? böyle işte. şu andaki gibi. aslında genel hatları evet tam olarak öngördüğüm olasılıklar dahilinde gelişti. ama ayrıntılar beni çok şaşırtıyor. her gün başka bir sır, başka bir güven hissi, çok eskiler ile yüzleşmek, yakın geçmiş ile durum netleşmesi... ama ben 2000'de çocukmuşum yaa.. her ne kadar yorum: çocukluğun 1 adım ötesi, olgunluğun 5 adım gerisi olarak tanımlansa da...
Wednesday, July 11, 2007
ben var ya!
yazacaktım aslında, taaa sabah :( ama olmadı. yataktan yastığıma sarılarak kalktım. gün hızlı başladı. otobüste görmem gereken kişiyi görüp yapmam gerekeni yaptım :) iletişimin yoğun olduğu bir gündü. gerçi gün sonuna doğru sinir bozukluğuna yol açtı. müşteriler, üstler, telefonlar, arkadaşlar, ailem, mailler... dahası da vardır elbet ama beynim boşaldı şu an itibariyle. ben ne anlatacaktım acaba sabah sabah? birkaç gündür yine çok yaratıcı rüyalar görüyorum. yaa ne olur birisi rüyalarımı kayda almayı başarsın. bugüne kadar kaçırdıklarınızı bir bilseniz... çok mu megolaman oldu? e bu seferlik bu da olsun. kendimi anlatmadım mı şimdiye kadar? anlattım :)
Monday, July 09, 2007
4 işlem
galiba yaşam 4 işlemden ibaret. parçaları birleştirmek sadece. doğru yerde ve zamanda. bu film beni başka türlü yaptı. filmin özünden çok daha farklı bir yerde takılı kaldım. çok istemiştim orjinalini izlemeyi ama kısmet bu versiyonuna imiş. masamın üzerinde görseller var. benim seçimim olan. ve az sonra hepsi anlamlı bir bütün oluşturacaklar benim için. galiba algılamamda yaşamı yavaşlatmayı ve hızlandırmayı öğrenmişim. bugün bana sert çarptı. garip bir şekilde koymadı. anlamsızlığıma anlam kattı. son olarak, okumak için okumak gerekliliğini yaşıyorum, seviyorum. şimdi baştan başlasın. tıpkı her an başladığı gibi... başka türlü anlatmak daha kolay...
Friday, July 06, 2007
ikilem
yaşamda beni en çok zorlayan ve en çok rahatlatan şey: seçim yapmak. sanırım seçmeden önce o kadar zorlanıyorum ki sonrasında da bir o kadar rahatlıyorum.
yağmurun yüzü
bu yaşananlardan sonra yağmuru karşımda görmek iyi. arınmayı anımsatıyor bana. uzak ve başka şehirlere olan özlemimi de. griyi, yeşili, canlı renkleri ve şeffaflığı da. özgür hissetmeyi ve ürpermeyi de. kırmızı şemsiyeler ile sarı taksileri de. sokakları ve insanları da anımsatıyor.
günün anlam ve önemi için; bir arkadaşımın yaptığı gibi, i-tunes'da yağmur ve rain kelimelerini arayıp 3 tane yağmurlu (yağmur gülleri-sertab, yağmur-teoman, yağmurlar-şebnem ferah), 13 tane de rainli şarkıyı dinliyorum bugün.
günün anlam ve önemi için; bir arkadaşımın yaptığı gibi, i-tunes'da yağmur ve rain kelimelerini arayıp 3 tane yağmurlu (yağmur gülleri-sertab, yağmur-teoman, yağmurlar-şebnem ferah), 13 tane de rainli şarkıyı dinliyorum bugün.
Thursday, July 05, 2007
amaaan... ben işte
bellacımla konuştum, rahatladım. o da dedi: "kızım bu kadar olaya taş olsa dayanmaz" dedi. bir ben salağım zaten kendi kendine "güçlüyüm çözerim, çözemezsem de kendi yağımda kavrulurum" diyen. başkası olsa hırsını almıştı kimden almak istiyorsa. amaaan ne diyorum ben yine. bir öyle, bir böyle. yaşanması gerekiyormuş. ki yeni ve güzel şeyler gelsin diye.
Wednesday, July 04, 2007
Monday, July 02, 2007
en sevdiğim
çikolatalı ve çilekli dondurma.
bir de güldeniz'in blogu var ne zamandır buraya eklemek için aklımda: secondbutbetter
bir de güldeniz'in blogu var ne zamandır buraya eklemek için aklımda: secondbutbetter
durmaya ihtiyacım var
daha iyi devinebilmek için.
kaçınmayı, sakınmayı da öğrenmeliyim.
daha korunaklı yaşayabilmek için.
peki korunaklı yaşamalı mıyım?
bu aralar evet.
sanırım...
kaçınmayı, sakınmayı da öğrenmeliyim.
daha korunaklı yaşayabilmek için.
peki korunaklı yaşamalı mıyım?
bu aralar evet.
sanırım...
bir tane daha
sanırım benim kaderim bu.
tanrı hangimizi daha çok seviyor acaba?
gelecek günler için huzur umutluyum.
büyük adamların ve büyük kadınların dünyalarını anlayamayacağım.
sevdiğim bir başka kelime: fiyasko
geçen hafta için yorgunum.
cümlenin başı ile sonu birbirini nasıl tutmaz?
tutsa da bu durumdan bir b.k olmaz.
sanıyorum...
tanrı hangimizi daha çok seviyor acaba?
gelecek günler için huzur umutluyum.
büyük adamların ve büyük kadınların dünyalarını anlayamayacağım.
sevdiğim bir başka kelime: fiyasko
geçen hafta için yorgunum.
cümlenin başı ile sonu birbirini nasıl tutmaz?
tutsa da bu durumdan bir b.k olmaz.
sanıyorum...
Subscribe to:
Posts (Atom)