Wednesday, July 30, 2008

turkuaz

monte cristo kontu kimdir?

dbpa

şeftali ye

peki alaaa... salon masasına yerleştim bu akşam. tek konser hakkımı björk'ten yana kullandığım için bu akşam kravitz'i cansız olarak dinliyorum :) fırında patates ve sosis oldukça başarılı. daha sağlıklı olduğunu da düşünüyorum. melda bu aralar pek eve uğramıyor. ajans'ta eski yerime taşındım. çok karışık bir cuma ve cumartesi geçirdim. pazar aksine sakindi. kendimize gelebilmek için. kendimiz derken özgür, bella ve ben. sanırım konuşasım var bu aralar. güzel rüyalar görüyorum. çoğu zaman olduğu gibi. yeni kahramanım melvil. o kim derseniz, benim kahramanım olduğu için burada açıklamayacağım. bilen bilir, yeni hayranlar kazanmasa da olur. izmir'de kalan kitaplarımı buraya getirmek için bir operasyon yapmam lazım. liseden beri kitaplarım için bir liste tutardım. artık ipin ucunu kaçırdım. sanırım dolaptaki zamanı geçmiş şeftaliler için bir tarif bulmalıyım.

Friday, July 25, 2008

there's nothing to say

* bırak saygından kuşkum yok
hatrımdan kalıyorsan hiç kalma bırak
sensiz olmaya itirazım var
canımı çok yakacak, izlerin bana yeter
keşke oyunlar oynamasaydık
üzülmeseydi şarkılar
hala sana yazılıyorlar
hala buram buram sen kokuyorlar
bırak sevginden şüphem yok
arkadaş kalıyorsak ben yapamam bırak
sessiz kalmaya ihtiyacım var
yanlızlığı senle özledim, uzak dur bana yeter *

* yalın

Thursday, July 24, 2008

lola flores-corazon de melon

kısacık bir an bu yakaladığım. çok hızlı bir haftasonundan sonra çok sert bir haftaya çarptım. özgür'ün misafirleri vardı haftasonu: rafael, dolcia ve eduardo. dolayısıyla bizim de misafirlerimiz oldular. cumartesi akşamüstü buluşup tüm beyoğlunu dolaştık. haliç'te gün batımını izledik. bir yerden çıkıp bir yere girdik. galatasaray ve cihangir merdivenlerinde oyalandık. yemek yedik. sokak köpeklerinin dostuyla el sıkıştık. kaan'ı gördük. dansettik. yürüdük, çok yürüdük. o gece kızlar bizde kaldılar. tüm bir pazarı keyif yaparak kız günü olarak geçirdik. sonra misafirlerin yemeğe gelişi netleşince hızlı bir koşuşturmaya girdik. özgür bize enfes yemeklerinden yaptı. haftasonundan bana kalan samimiyet, katalan ispanyolcası, çok kahkaha, kültürler arası benzerlikler, popüler kültür, youtube'tan izlenen eski videolar, rafael'in kedisi ve restore ettiği evi, eduardo'nun kısa filmi ve radyo programı, dolcia'nın linux'u ve dövmesi, lola flores ve corazen de melon.

Wednesday, July 16, 2008

evet salılar uğursuz :(

sanırım 1 aylık maratonum dün itibariyle sakinledi. bir orda bir burda yoruldum. yatağımı özledim. aşağıdaki playerda çalan şarkı gibi bir tatil geçirdim. keyifli ama buruk... en güzel kısmı yollardı. şimdi dışarıda deli gibi bir yağmur var :)

toprak insanı çeker mi? kokusunu duymadığı, ayağının değmediği toprak bunu sadece nesilden nesile, sözle aktarılarak yapabilir mi? insanın içinde bir şeyleri titretip gözlerinin ıslanmasını sağlayabilir mi?
evet yapabilir.

Friday, July 11, 2008

zamanı özgür bıraktım

akıp giden tarlalar olsun benim zaman belirleyicim, renkler olsun, gökyüzü, güneş, bulutlar olsun. öylesine yaşanmışlıklar, birbiri ardına dizilmiş eğreti sözcükler, hiçliği anlatan tamlamalar. bir pırıltı, kıvılcım her neyse işte, o yoksa; sen de yoksun. iyiki de yoksun.

Wednesday, July 09, 2008

karar

bir karar bu kadar mı kolayca bir anda verilir şaşırdım kaldım. aksi durumda belki geleceğim tamamen farklı olacaktı. mücadeleden mi kaçtım ? hayır. detayları düşünmeden sadece ne hissettiğimi düşündüm ve zaten varolan kararı kendime söyledim.

küçük aptal