Thursday, April 30, 2009
Wednesday, April 29, 2009
brooklyn
flora s. bowley
o kadar çok şeye rastlayıp o kadar çok şey biriktiriyorum ki bu beni darmadağınık bir kız yapıyor. browser'daki onca link, defterlere aldığım sayısız not ki defterler benim için birer mini kitapçık olup kitaplığıma yerleşiyor, bir çok siteye sırf merak için olunan üyelikler, sağdan soldan kesip panoma yerleştirdiğim, dosyaladığım görsel, haber, bilgi, mekan, sanatçı, moda, detay vs. bununla nasıl başa çıkacağım ben??? bazılarını bir daha ömrümün sonuna kadar görmeyeceğim bile. bu bir çeşit bilgi çöplüğü mü? :( pooofff pof...mesela flora s. bowley
Tuesday, April 28, 2009
huysuz keçi
akşam eve gidince uyudum. huysuzdum. gece 2.30 gibi kalktım. ortalığı toparlayıp 3.30 gibi tekrar yattım. uyuyamadım sanırım 1 saatten fazla. bu yatakta dönüp durduğum anlarda, niye huysuz olduğumu düşündüm. çünkü şu ve çünkü bu diyebildim. ama genel olarak isimlendirdiğimde şöyle bir sonuç ortaya çıktı:
1.istediğim şeyin istediğim anda olmaması.
2.planımın dışında gelişen olaylar.
3.sevdiğim birinin artık yakınımda öylesine olmayacağı gerçeği.
kötü hissetmiyorum ama huysuz olcam işte... şımarasım var benim :(
uykuya dalmak için ise son zamanlarda yaşadığım mutlu anlarımı düşündüm.
inanmayacaksınız ama yeteneksiz çiçek bakıcısı ben, sonunda bana katlanabilen ikinci çiçeği de buldum. mor menekşem sonunda açmış :)
1.istediğim şeyin istediğim anda olmaması.
2.planımın dışında gelişen olaylar.
3.sevdiğim birinin artık yakınımda öylesine olmayacağı gerçeği.
kötü hissetmiyorum ama huysuz olcam işte... şımarasım var benim :(
uykuya dalmak için ise son zamanlarda yaşadığım mutlu anlarımı düşündüm.
inanmayacaksınız ama yeteneksiz çiçek bakıcısı ben, sonunda bana katlanabilen ikinci çiçeği de buldum. mor menekşem sonunda açmış :)
Monday, April 27, 2009
geri döndüm
biraz uykum var, biraz da sağım solum ağrıyor. izmir serindi. bahar gelmiş ama... sokaklarda limon çiçeği kokusu vardı. çok hızlı geçti. evimi özledim. karşıya bile geçemedim. biraz gözyaşı. sunde ile yolculuk güzeldi. kendimi ada'ya ya da çeşme'ye gidiyor gibi hissettim. nişan, olması gerektiği gibi oldu. osman amca, sunde ile bana "şeref misafirimizsiniz" dedi :) damadımız antepli. değişik değişik baklavalardan yedim. annem ile teyzem çok komikti. "demet, börek yapalım sana, kek yapalım, vs.vs..." "istemiyorum dedim size! bana bakla, enginar, ot falan pişirin." bir sürü ot, çöp, börtü, böcek fotosu çektim. gelincik ve papatya doluydu bahçe :) aslanağızları, ceranlar, leylaklar, güller ve tanımadığım bir sürü çiçek açmış.
Wednesday, April 22, 2009
yazamadım
geçen cumartesi doğumgünü hediyemi gerçekleştirdim ve masaja gittim. oldukça rahatlatıcı ve dinlendirici geldi. her hafta yapılsa olur yani :) masaja; türk hamamı, sauna ve jakuzi de dahildi. sanırım aynı gün içinde 5 kere falan banyo yaptım. akşamına beşiktaş'ta pek hoşsohbet bir rakıbalık davetindeydim. bol fotoğraflı, bol kahkahalı... pazardan beri sürünüyorum ve bu akşam izmir yolcusuyum. sürünmeye devam. ama hepsine ve her şeye değer.
yasemin sannino
ben iyiyim
Monday, April 20, 2009
Thursday, April 16, 2009
Wednesday, April 15, 2009
Tuesday, April 14, 2009
gevrek çıtır, tulum peyniri enfes
ah ne desem, nereden başlasam... gel-gitli yaşamım devam ediyor tam gaz. bu bahar da gelsin artık. özünde kafamı bozacak bir sürü şeyler var. ama içimdeki bu sevinç ve umursamazlık hissini anlatmam için bir sürü küfürlü sözcük kullanmam gerekir. o yüzden yüzyüze görüştüğümüzde iletirim size...
Monday, April 13, 2009
bu sabah için
ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim
bir sessiz çığlık gibi kırmızı masum narin
bu ürkek bu al duruş söyle neden bu vazgeçiş
ne oldu ümitlerine bu ne keder bu ne iç çekiş
sen ki özgürlük kadar güzelsin, sevgi kadar özgür
o güzel başını uzat göklere, gül güneşlere gül
kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz
çok değil inan az kaldı az
bu kadar erken susma biraz bekle
ağlama, ağlama gül biraz
aşkın nur yengi
Wednesday, April 08, 2009
hiçbir fikrim yok
düne dair, bugüne dair, yarına dair... sadece düşündükçe bir uyuşmanın içine sürükleniyorum. etrafımı saran hava boşluğunu farkediyorum. boş bakıyorum. anlamsızlaşıyorum. kalbimin bir el tarafından sıkıldığını hissediyorum. bunu kendime yapmak istemiyorum. pes edip kendimi durdurmalı mıyım emin olamıyorum. içimdeki savaşçı bir şekilde incecik bir sicim ile beni sürüklüyor. acaba kırılma noktasına gelecek miyim? bu şekilde devam mı edeceğim? yoksa...
Tuesday, April 07, 2009
7 nisan
friendly fires
aslında çoktaaan uyumalıydım ama kurcalanacak o kadar çok şey var ki... friendly fires da bunlardan biri.
Friday, April 03, 2009
ilkbahar yaz sonbahar kış
sabah; biraz arkamda yürüyen baba, 3-4 yaşındaki kızının okulda neler öğrendiği hakkında kızına sorular soruyordu. mevsimler, aylar derken; baba çoktan seçmeli bir soru hazırlamaya karar verdi. önce soruyu sordu. "şimdi söyleyeceklerimden hangisi farklıdır?" gibi bir şey. soru çabuk çıktı. ama şıklardan ilki olan "yaz"dan sonra diğer iki şıkkı bulmakta aynı ivediliği gösteremedi baba. her neyse diğer iki şıktan biri "haziran" diğeri "kış". sorunun yanıtını dinlemedim çünkü ben de yanıtı düşünmeye başladım ufak kızın yanlış yanıtı ile. hatırlıyorum da hep sinir olurdum bu tip sorulara. mesela bence farklı olan öncelikle kış çünkü soğuk olan kış. sonra ay ve mevsim ayrımı geliyor. olaylara böyle tersten baktığım için böyleyim sanırım :)
başlığı yazdım çünkü sınıfımızdaki mevsimler, aylar ve günler panosunu hatırladım. tüm duvarı kaplardı. her önemli günü üzerine işlerdik. çok keyifliydi. elips şeklindeki renkli tablonun altında uzanan tek bir çizgi üzerinde devam eden tarih çizelgesi vardı. o da geçmişi çağlara, yüzyıllara ve devamına bölerdi. her iki tabloyu da çok severdim.
sonuç olarak; tarih soldan başlar, sağa doğru devam eder. ilkbahar sağ üst, yaz sol üst, sonbahar sol alt, kış sağ alt köşededir.
başlığı yazdım çünkü sınıfımızdaki mevsimler, aylar ve günler panosunu hatırladım. tüm duvarı kaplardı. her önemli günü üzerine işlerdik. çok keyifliydi. elips şeklindeki renkli tablonun altında uzanan tek bir çizgi üzerinde devam eden tarih çizelgesi vardı. o da geçmişi çağlara, yüzyıllara ve devamına bölerdi. her iki tabloyu da çok severdim.
sonuç olarak; tarih soldan başlar, sağa doğru devam eder. ilkbahar sağ üst, yaz sol üst, sonbahar sol alt, kış sağ alt köşededir.
Thursday, April 02, 2009
izmir şarkıları
benim; birkaç sezen şarkısı eşliğinde, ılık bir yaz gecesi mehtabında, bir terasın keyifli bir rakı sofrasına ihtiyacım var. hem de çok acil olarak...
gecenin şarkısı bu olsun...
bunun dışında son dönem rakı reklamlarının şarkıları da dinlenebilir.
gecenin şarkısı bu olsun...
bunun dışında son dönem rakı reklamlarının şarkıları da dinlenebilir.
Wednesday, April 01, 2009
Subscribe to:
Posts (Atom)