Friday, December 21, 2012

indulgy

asagidaki fotolar yeni kesfim indulgy'den...

Monday, December 10, 2012

kisaca gokce

arkadasim diye demiyorum on parmaginda on marifet. istanbul'daki, universiteden yadigar en yakinim diyebiliriz kendisine. gokce'yi kliplerde, reklamlarda gormus olabilirsiniz. asagidaki klibi begenmem disinda sarkiyi da nedense cok seviyorum. yukselen tonu beni feci gaza getiriyor sarki soylemem icin.


gokce parlakyildiz ayrica bu seneki varlik yayinlari'nin yasar nabi nayir oyku odulu'nu aldi. oykuleri daha editore gitmeden okuma ve imzali kitabi ilk alanlardan biri olma ayricaligi da benim oldu :)

son olarak, gokce ayrica tiyatro oyunculugu yapiyor. oyuna gider gitmez burada da paylasirim.

gidisat

iksv'de "gaz coombes" ve "genc osman"i dinledik. "gaz coombes"i oldukca begendim. ingiliz olan her sey guzel gibi geliyor bana. "genc osman"a gelince "mavi sakal- iki yol" sarkisindan taniyor olmaniz lazim kendisini. uzun sure sonra ilk kez album cikardi. bu tarz muzikler dinlemeyi ozlemisim. nasil mi? turkce, ve ayni zamanda muzik olarak dunyaya ait, siradan sozcukler ile anlatilmis ama siradan olmayan duygulari iceren sarkilari. albumunu aldik, cevirip cevirip dinliyorum. tam kislik  olmus :)

annem burdaydi uc haftadir. cok iyi geldi bana :) ssm'de monet'i gormeye gittik. gitmisken unlu turk ressamlarinin da bir sergisini gezdik. ister gunesli ister yagmurlu sonbahar'in ve bogaz'in tadini cikardik. pazara gidip kis sebzeleri ve meyveleri aldik. bana tursu kurduk.

uzun zaman once kesfettigim iki yer var. benim gibi kalem, kagit, makasa duskun insanlar icin: kagithane ve paperie. ancak paperie'nin web sitesi sonlanmamis. o yuzden web'de farkli sayfalardan detay alabilirsiniz.

Tuesday, November 13, 2012

Thursday, November 08, 2012

musfik kenter demisken




yeni mottom

temizlemek istemiyorsan kirletme.

bir garip orhan veli

kim söylemiş beni
süheyla'ya vurulmuşum diye?
kim görmüş, ama kim,
eleni'yi öptüğümü,
yüksekkaldırımda, güpegündüz?
melahat'i almışım da sonra
alemdar'a gitmişim, öyle mi?
onu sonra anlatırım, fakat
kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
güya bir de galata'ya dadanmışız;
kafaları çekip çekip
orada alıyormuşuz solugu;
geç bunları, anam babam, geç;
geç bunları bir kalem;
bilirim ben yaptığımı.
ya o, mualla'yı sandala atıp,
ruhumda hicranın'ı söyletme hikayesi?

bu linkte musfik kenter'in sesinden siiri dinleyebilirsiniz.

Friday, November 02, 2012

lana del rey

ayni sarki ama performansa delirdim

bir de bu arkadaslari kesfettim

yeter bu kadar melankoli cuma gecesi icin secimim

amerikan ruyasi

cuma melankolisi

baris ve sedef'in kareleri

bozcaada 2012 - 2

bastan toparlayayim.

iki araba gittik. on kisiydik. kahvaltisi enfes minik bir pansiyonda kaldik. ada her zamanki gibiydi. onun disinda bayram nedeniyle kalabalikti. araba oldugu icin sansliydik. kumsallara gidip ruzgarin, bulutlarin, gunesin, dalgalarin, kumlarin tadini cikardik. fenere ciktik. gunbatimini seyrettik. adadaki en sevdigim kumsalin adi artik la-push. ister kumsalda, ister lokantada hep gercekten buyuk sofralar kurduk. sucuk-ekmek mangal yaptik. rose sarapla tadina vardik. batti balik'ta raki-meze ile demlendik. sarapevlerini gezdik. kofteci amcada mutfaga girip kendi yarim ekmeklerimizi kendimiz hazirladik. sirin bahcemizde ictik. lisa'nin yerine ugrayip sekilsiz enfes pizza ile islak kek yedik. ilk adaya gittigimiz iskelede yine gece gece ictik. cicek pastanesi'ne ugradik. bol bol sakizli turk kahvesi ictik.
sonuc olarak kilo alip donduk :(

 tuzburnu koyu
ayazma'daki ali baba restaurant 
akvaryum koyu
ada
ruzgarli tepe 
lapush kumsali

donus yolunda sansliydik.

o gun adadan kalkan uc feribottan sonuncusuna son birkac aractan ikisi olarak bindik. ki sonrasinda seferler iptal edildi. ki ayrica bir gun once de seferler iptal edilmisti. saglam bir firtinada geyikli'ye gectik. ilk defa bu kadar dalgali bir denizde yolculuk yaptim. dalgalar uc dort metre vardi. hizla canakkale'ye vardik. eceabat'ta kalkan uc feribottan birine binip kilitbahir'e gectik. feribota bindigimizde yagmur basladi. onbes dakika sonra indigimizde yagmur da indirdi. ve cok kisa bir gorus mesafesinde tum kiyi seridini tamamladik. hic trafige takilmadik. ve tatile basladigimiz noktaya geri donduk. adadan ciktigimiz andan itibaren pesimizden devam eden doga olaylari istanbul'a geldigimizde yerini dolunay ve yildizlarla dolu ilik bir geceye birakmisti.

ilk defa bu tatilde foursquare kullandim. belki bundan sonra sadece tatillerde bu uygulamaya devam ederim.

Monday, October 08, 2012

magnolia'dan

                               wise up - aimee mann dinleyiniz. yagmurlu bir gun icin ideal bir sarki.

flashforward

konusu anlatildiginda hemen bulup izlemeliyim diyerekten cumartesi aksamini ayirdigim dizidir kendisi. bir sonraki seans icin heyecanla bekliyorum.

ny'ta izi surulecek adres

bir film daha

hep aklimdaydi, sonunda izledim. goruntu yonetmeni 10 numara, muzikler de oyle, oyunculuklari da begendim. ama bu kesisen, birbirine dokunan yasamlar konseptli filmler bir yerden sonra beni acmiyor. belki de filmi bu kadar gec izledigim icin. benim icin ilk ve en iyi ornegi "amores perros" idi. her neyse favori karakterim tabiki stanley yani jeremy blackman ve kurbagalar.

Wednesday, October 03, 2012

sonunda moonrise kingdom

the royal tenenbaums ile baslayan sonrasinda bir virus gibi baris'tan bana bulasan wes anderson filmlerinden sonuncusunu da izledim :) her zamanki gibi tam kendine has bir film ile karsi karsiyayiz. izleyin, tavsiye ederim. ama asil guzel tarafi buraya sadece bir kismini koyacagim posterler :)

Tuesday, October 02, 2012

dune not:

1. opera ya da tiyatro disinda ilk kez sinemada locada oturdum.
2. tuncel kurtiz de sinemadaydi :) kendisini yillar once bir film gosterimi icin bizim okula geldiginde gormustum.

living proof

Monday, October 01, 2012