... bugün güneşi gördüm.
aslında benim hastalığım, ardından barış'ın hastalanması ve leyloş'u da ne olur ne olmaz diye okula yollamamamız sebebiyle full evdeydik. yani o kadar evdeydik ki o kadar olsun :D
işte bugün ilk kez dışarı (dışarı derken sosyalleşme anlamında dışarı) çıktık. güzel bir gün geçirdik, sonu biraz sallantıya girdi ama hızlıca toparladık. bugün babun'a gittik. babun, bodrum torba'daki bir çocuk kitapçısı. fanları çok. küçük yerde yaşayınca zaten bu tip şeyleri kaçırman imkansız ama hele bir de çocuğun varsa kesin yolun düşüyor.
biz covid'ten sonra leyla'nın biraz sosyalleşmesi için yaz başında oyun grubu adı verilen aktiviteye götürdük. her ne kadar leyla benim elimi bırakmadan beni o oyuncak köşesinden bu oyuncak köşesine sürüklese de yine de güzeldi. tabi benim için tek güzel tarafı leyla'ydı. çünkü ben bu tip olayları pek sevmem.
zaten covid'ten sonra sudan çıkmış balık gibiydik. ama diğer herkes değildi, işin ilginç tarafı. işte bu oyun grubu, babun'un oyun alanında yapılıyordu. barış ile benim için, işin güzel tarafı kitapçıya gitmekti. leyla'ya alıyoruz diyerek bence kendimize kitaplar aldık...
araya giriyorum. babun'un hikayesini internetten zaten bulursunuz. ama babun'a gidiyoruz dediğimizde leyla'nın hevesle gitmek istemesi, bizim için babun'u önemli kılıyor. sahibi oya pulathaneli'nin başarısıdır bence. tarif etmesi biraz zor ama alışkanlık yapabilir.
... evet kaldığım yerden devam ediyorum. zaten bizim bu kitap manyaklığımız leyla daha benim karnımdayken başladı. yoğun araştırma ve çalışmalarla internetten 60 kitaplık ayşegül serisini tamamladım. tek bir kitap yok "harikalar sirki", hala peşindeyim. barış da çocuğa nesin vakfı'nın matematik serilerini almaz mı? sizin anlayacağınız çocuk bezine para verir gibi kitaplara da para verdik. bez konusu bitti, kitaplar bitmez.
kitap alırken mutlaka önce kendim okumaya çalışıyorum. ama türk yazarlar konusunda hep hayal kırıklığına uğradım. çok uzun ve dolambaçlı anlatıyorlar yabancı yazarlara göre. o yüzden türk yazar alırken mutlaka okumaya çalışıyorum. diğer konu ise leyla'nın görsel algısının da gelişmesi için çizimlere dikkat etmeye çalışıyorum mümkün mertebe.
artık toparlayayım. çünkü ancak bu saatlerde sakinleyip kafamı toparlıyorum ama bu saatte de uykum geliyor. yine dağıtıyorum konuyu. kahvelerimizi içtik, keklerimizi yedik, oyun mutfağında oynadık, hamakta sallandık, parkta oynadık. babun'dan rica minnet ayrıldıktan sonra (leyla'ya rica minnet tabi ki) bodrum'a indik. klasik marina-sünger rutinimizi tamamladık ve dönüş yoluna geçtik.
bugün hepimize çok iyi geldi. haa bu arada yeni kitaplar da aldık tabi.