Wednesday, November 28, 2007
nişantaşı'nı neden seviyorum?
tüm o gürültü, patırtı, tikiçiki insanlar ve parıldayan mağazalar dışında; kafanızı kaldırıp yukarılara baktığınızda içinde yaşamak istediğim tarihi binaları görebiliyorsunuz.
yaşanılan ve inanılası her şeye...
yeni oyuncağım elimde, otobüse bindiğimde; kendimi okuldaymışım gibi hissettim.
"anouar brahem trio" eşliğinde "karakoum" ve "elif şafak"...
Monday, November 19, 2007
meslekler...
3 iletişimci (rts mezunu olması tercih sebebi), 2 diş hekimi, 1 işsiz ve 1 ikinci müdür bir araya gelirse ne olur? şamata, kahkaha, gözyaşı, bol duman ve dönen birkaç kafa . (ben çok klas içtim, hiç dönmedim valla)
cumartesi gökçe ile buluşup sohbet ettik, keyif yaptık. hala ismini öğrenemediğim ama bir gün evim olmasını dilediğim cafede.
beni bitiren de pazar oldu ne yazık ki... bu defa daha da ilginç bir grup bir aradaydı. 1 reklamcı, 1 işinden memnun olmayan, 1 barmen, 1 moda tasarımcısı, 1 sosyolog, incir, isis ve 1 akademisyen. bu defa daha da enteresan içkiler vardı. ama ben ertesi gün işe gitme bilincimle tek bir kokteyl ile yetindim fakat uykumu kurtaramadım. galatasarayda bir çatıkatından istanbul'u ve beyoğlu'nu izledim.
cumartesi gökçe ile buluşup sohbet ettik, keyif yaptık. hala ismini öğrenemediğim ama bir gün evim olmasını dilediğim cafede.
beni bitiren de pazar oldu ne yazık ki... bu defa daha da ilginç bir grup bir aradaydı. 1 reklamcı, 1 işinden memnun olmayan, 1 barmen, 1 moda tasarımcısı, 1 sosyolog, incir, isis ve 1 akademisyen. bu defa daha da enteresan içkiler vardı. ama ben ertesi gün işe gitme bilincimle tek bir kokteyl ile yetindim fakat uykumu kurtaramadım. galatasarayda bir çatıkatından istanbul'u ve beyoğlu'nu izledim.
Thursday, November 15, 2007
hafif meşrep olalım ki yarın kolay olsun...
şu zoom the room var ya! hani sanal apartman :) çok garip bir ortam. bilgileniniz.
uzay yolculuğu
zihnin ve kalbin yoğun olduğu günler güzel. yaşadığını hissediyorsun. hayal kırıklıkları bile daha lezzetli oluyor. çok mu kırıldım? aslında değil. ama yine de soruyorsun kendine niye diye? nerede yanlış yapıyorum ben? belki de ben olduğum için yanlıştır her şey. uzaya fırlatsam kendimi yeter mi bana? zihnimi boşaltmaya? uzaklaşmaya?
Friday, November 09, 2007
Thursday, November 08, 2007
Wednesday, November 07, 2007
ne zamandır...
fatih akın'ın sanıyorum tüm filmlerini izledim. genelde kimselerin bilmediği zamanlarda bulur çıkartırım seveceğim şeyleri. fatih akın sineması da onlardan biri. (diğerlerini aklıma geldikçe ekleyeceğim bu parantezin içine) ama bu defa sevmedim filmi. sevmedim diil de yetmedi bana. bu kesişen yaşamları anlatma hadisesi sadece "amores perros" için kabul edilebilir bana göre. tekrar benzer kurguları görünce yazık olmuş hikayeye diyorum. tıpkı "babil"de olduğu gibi. başka örnekler de var tabi. "babil" ve "yaşamın kıyısında" bu örneklerin içinde iyi olanları. ama sadece birer örnek. konu özgün ama anlatım özgün değil. bence fatih akın filmleri içinde en beğenmediğim film bu oldu. neyse ki henüz ciddi tekrarlar yok. ciddi tekrarlar için "ferzan özpetek" ya da "amin maalouf"u verebilirim. severek takip etmeye başladığım ama bir noktada bıraktığım isimler. tabi ilk işleri ile yerleri kalbimde her zaman için tescillidir, o ayrı. gerçi bu durum, tekrar değil de o kişinin söylem bütünlüğü de olabilir. ama bir noktadan sonra okumak ya da izlemek istemeyebilirim. sanırım bu en doğal hakkım. ama her zaman dediğim gibi bir film hakkında iyi ya da kötü yorum duyduğunda o filmi izlemek gerekir. vasat olan şeylerin değeri yoktur. iyi ve kötü her zaman iş yapar bana göre.
kendimi; hiç sevmediğim, sevemediğim, sevmeyeceğim film eleştirmenleri gibi hissettim. bir de öğretmenlik mesleğine takığım. ama bu daha da farklı. temelde varolan eğitim anlayışına karşı olmamla alakalı olarak yorumlamak gerekir bu durumu.
kendimi; hiç sevmediğim, sevemediğim, sevmeyeceğim film eleştirmenleri gibi hissettim. bir de öğretmenlik mesleğine takığım. ama bu daha da farklı. temelde varolan eğitim anlayışına karşı olmamla alakalı olarak yorumlamak gerekir bu durumu.
Tuesday, November 06, 2007
yapacak ne çok şey var :)
çamaşırlar yıkanacak.
alışveriş yapılacak.
müzik dvd'leri laptop'a aktarılacak.
evde, kargo ve nakliyecilerin gelmesi beklenecek.
dolaplar yerleştirilecek.
projeye başlanacak.
eskiler, fazlalıklar atılacak, silinecek.
izmir'e bilet alınacak.
internet bulunacak.
arkadaşlar ağırlanacak.
dernek işlerine yoğunlaşılacak.
muhit keşfi yapılacak.
...cek, ...cak, ...cek, ...cak, ...
alışveriş yapılacak.
müzik dvd'leri laptop'a aktarılacak.
evde, kargo ve nakliyecilerin gelmesi beklenecek.
dolaplar yerleştirilecek.
projeye başlanacak.
eskiler, fazlalıklar atılacak, silinecek.
izmir'e bilet alınacak.
internet bulunacak.
arkadaşlar ağırlanacak.
dernek işlerine yoğunlaşılacak.
muhit keşfi yapılacak.
...cek, ...cak, ...cek, ...cak, ...
Monday, November 05, 2007
my sweet home
işte yeni odam...
quick search'te 81.0'ı aratın.
gelecekteki komşularımı pek merak ediyorum.
bella yaaa sen seversin bu tip şeyleri yan komşum olsana :)
bu aralar disco girl modumdayım.
o zaman lulu'nun "diskotek havaları"na da bakın...
quick search'te 81.0'ı aratın.
gelecekteki komşularımı pek merak ediyorum.
bella yaaa sen seversin bu tip şeyleri yan komşum olsana :)
bu aralar disco girl modumdayım.
o zaman lulu'nun "diskotek havaları"na da bakın...
Friday, November 02, 2007
ben...
yeni bir döneme girdim. 3 yıldır yaşadığım evden ayrıldım. beklediğim buydu. sorup durduğunuz, beni yavaşlatan, durgunlaştıran şey buydu işte. her şey yerli yerine oturmadı ama yakın sayılır. aslında uzun bir süreçti ama her şey çok ani sonlandı. kafamda gerçekleştirmek istediğim bir şey var. sanırım önümüzdeki hafta başlayacağım çalışmaya. gerçek hayal kırıklıkları ve bunu başarı ile savuşturduğumu düşündüğüm kocaman bir dönem geride kaldı. benden bağımsız olarak ama benimle birlikte herkesin hayatı ve her şey değişti. bazı şeyler önemini yitirdi, ummadığım şeyler düşüncelerime girdi. kimisi uzaklara gitti, kimisi yakın olduğu halde görünmez oldu. başka heyecanlar sardı zihnimi. tüm bu saydıklarım taşındığım için değil, zaman geçtiği için oldu.
dün akşam üşümeyelim diye viktor bize bir soba verdi.
dün akşam üşümeyelim diye viktor bize bir soba verdi.
Subscribe to:
Posts (Atom)