
Thursday, January 31, 2008
su
bir küçük kız hikayesi daha... hiç büyümeyen o kız. yarım yamalak hatırladıkları var. bir sahil kasabası, kasabadan öte bir tatil beldesi. tüm gün bikinisi ve şapkasıyla ortalarda dolaşıyor. ağaçlar var sahilde. sanki tropik bir ada gibi ağaçlar neredeyse denize kadar yaklaşmışlar. hava bazen bulutlu. suyun içinde birkaç kaya birbirine yaklaşmış. kumsal boş genelde. tüm gün orada. etrafta yargılayan meraklı bakışlar yok. o yüzden rahat hissediyor. denizi izliyor saatlerce. kum tanelerini, taş parçalarını, deniz kabuklularını... suya düşen yaprakları, suyun berraklığını... geçmişin ışıklarını, geleceğin karanlığını görüyor suda. en iyi arkadaşı yalnızlığı. ailesi oralarda bir yerde. onu özgür bırakmışlar. 15-17 arasının tadını çıkarıyor. bazen bir kedi bazen de bir köpek yoluna çıkıyor. hep temkinli çevreye karşı. deniz kestanelerinin iğnelerine dokunuyor. yolun bittiği yerde suyun içindeki kayalıklardan geçiyor. kayanın üzerindeki yosunu yokluyor. yakın adacıkları gözlüyor. güneş bir oyuncu onun için. bir var bir yok, bulutlar ile oyun oynuyor. bulutlar bazen siyah, bazen beyaz. ama hep oradalar. her şey her zaman olduğu yerde...
Wednesday, January 30, 2008
Tuesday, January 29, 2008
oyun
noktaları birleştirerek oyuna başlayabilirsin. önce düz ve kesik çizgiler sonra ufak ufak eğimler ve yuvarlak hatlar. oyunun kurallarını öğrenmelisin, öğrenmelisin ki istediğin şekilde esnetip gerektiğinde yıkabilesin. her şey o kurallara bağlı ve tüm olasılıklar o kuralları bilip bilmemende gizli.
yapay şeyler iyi değildir. özellikle de zoraki gülümsemeler ve kahkahalar. vasat bir film izledim, sadece vasat bir film olduğundan emin olmak istediğim için. ama yine de beni şaşırtmasını çok isterdim.

Monday, January 28, 2008
yorgun demet


Wednesday, January 23, 2008
Tuesday, January 22, 2008
teşekkür
Monday, January 21, 2008
çikolatalı kek
çok klas bir alışveriş merkezinin otoparkından siyah bir araba ile çıkıyoruz. hava güzel. ön koltuktayım. sunroof'u ve yanımdaki camı açmışım. elimde bir baloncuk yapma oyuncuğu. gökyüzüne, yoldan geçen araçlara ve yolun kıyısındakilere üflüyorum baloncuklarımı... iki yıl oldu mu acaba?
bir türlü yapmaya fırsat bulamadığımız keki daha da fazla bekletmeyip yapmaya karar verdik biraz önce. ama bu kek sabit durmuyor. sürekli kabarıyor. fırından gelen kokular güzel. ama ya taşarsa kek hamuru... fırından dışarı akmaya başlarsa biz melda ile elimizde bezler onu engellemeye çalışırken... ya kekimiz durmayıp evi sarar ve tüm apartmanı kaplarsa... istanbul çikolatalı kek hamuruna bulanmış bir şehir olursa... bir nebze hansel ile grethel gibi hisseder miyim acaba?

Sunday, January 20, 2008
Thursday, January 17, 2008
Wednesday, January 16, 2008
any.(time+where)




belki de tüm bunlar bir işaretti.
renklirenksiz gün (come away with me+shape of my heart)
bu posttaki her şeyin bir anlamı var.
Monday, January 14, 2008
3 mü...
mülayim: ılımlı. yavaş. uygun. yumuşak huylu.
mütevazi: alçak gönüllü, kibirsiz. gösterişsiz, iddiasız.
müşkülpesent: güçbeğenen. bir işi yapmamak için türlü bahaneler uyduran.
mütevazi: alçak gönüllü, kibirsiz. gösterişsiz, iddiasız.
müşkülpesent: güçbeğenen. bir işi yapmamak için türlü bahaneler uyduran.
ahh biz insanlar...

odeo yükleyemedi şarkıyı :( o zaman yotube'tan izleyiniz :)
Sunday, January 13, 2008
yeni ay

Monday, January 07, 2008
Sunday, January 06, 2008
kahin

Saturday, January 05, 2008
sabah...
Friday, January 04, 2008
Wednesday, January 02, 2008
i won't dance, hıh?
i won't dance, don't ask me i won't dance, don't ask me i won't dance, madame, with you my heart won't let my feet do things that they should do you know what?, you're lovely you know what?, you're so lovely and, oh, what you do to me i'm like an ocean wave that's bumped on the shore i feel so absolutely stumped on the floor when you dance, you're charming and you're gentle 'specially when you do the continental but this feeling isn't purely mental for, heaven rest us, I am not asbestos and that's why i won't dance, why should I? i won't dance, how could I? i won't dance, merci beaucoup i know that music leads the way to romance, so if I hold you in arms I won't dance i won't dance, don't ask me, i won't dance, don't ask me i won't dance, madame, with you my heart won't let me feet do things that they want to do you know what?, you're lovely, ring-a-ding-ding, you're lovely and, oh, what you do to me i'm like an ocean wave that's bumped on the shore i feel so absolutely stumped on the floor when you dance, you're charming and you're gentle 'specially when you do the continental but this feeling isn't purely mental for, heaven rest us, i am not asbestos and that's why i won't dance, i won't dance i won't dance, merci beaucoup i know that music leads the way to romance so if I hold you in arms i won't dance...
kandırıkçı

Subscribe to:
Posts (Atom)