Monday, January 07, 2013

boyle de bir kadin var


the hobbit: an unexpected journey

yuzuklerin efendisi uclemesini izledikten sonra hobbit'i okumustum. film icin olup bitmiyordum ama arkadas grubu aktivitesi olunca eli mecbur gittik. bu sebeple diger iki filmi izlemek de farz oldu.

masallari sevdigimi biliyorsunuz. cunku olmasi gerekenler orada. dogrular, yanlislar, iyiler, kotuler orada. bu yuzden gercek yasamin kaygan zemini orada yok. sonu iyi bitse de kotu bitse de dogru bir hikaye beni mutlu ediyor. ve cesaretin, bilgeligin, dogrulugun kazanan taraf olmasi beni hala duygulandiriyor.

dunku filmde bilbo baggins'i daha yakindan tanidigim icin cok mutluyum. ve cuce krala da ayrica hayran oldum. gandalf'in bu kadar buyuk bir guce ve bilgelige sahip olmasina ragmen mutevazi ve cocuksu yaklasimlari yine gonlumu fethetti. son not: kitabini okudugumda da filmde de benim icin en gerilimli sahne bilbo baggins ve gollum'un sahneleri idi.

oyunu izledim

cumartesi aksami tunel'de gokce'nin oyununu izleyebildim :) bence amator tiyatrolari onemseyip farkli bir seyler gormek isterseniz tavsiye ederim. her ne kadar tiyatro salon ve sahnelerini sevsem de oda tiyatrosu sizi oyunun icine daha cok cekiyor bence. oyundan sonra gokce ve onur ile oyunun kritiklerini de yapmayi ihmal etmedik.
bu arada bizim kiz iyice meshur oldu :) soylesi gunleri falan yapiyor. benim o gun isim oldugu icin gidemeyecegim ama :( belki bir kayit falan yaparlarsa izlerim.

Friday, January 04, 2013

the nutcracker


soguk bir kis gunu


geyikli

kisin issiz yazlik bir mekanda olmak. citirdayan soba, ates ve is kokusu. keyifle yenen yemekler. ege denizi, gunesin piriltilari, serin serin esen ruzgar. yabani hayvanlar. karanlik geceler. zeytin agaclari. neredeyse sifir insan iletisimi. iste yilbasi oncesi ve sonrasi ile boyle gecti.

oyuna herkes davetli

demistim ya gokce tiyatro da yapiyor diye iste simdi oyun zamani

bazen

bir anda oyle bir sinirleniyorsunuz ki sonrasinda basiniza gelen iyi seyler sizi daha cok mutlu ediyor. carsamba gunu akm'nin onunden sisli yonune giden otobuse bindim. sofor bizi akm'nin arkasindaki toplu duraklara getirip baska bir otobuse aktardi. yeni otobuse binerken bir baktim sofor iniyor. megerse 10 dk. sonra kalkacakmis. kisacik mesafe icin bir 10 dk. daha beklemek beni cileden cikardi. bu aralar zaten biraz yogun ve gerginim sanirim. ben de dahil olmak uzere herkes isyan edince dayanamadim bagira cagira otobusten geri indim. bagirip cagirmamin nedeni taksim'deki proje tabii ki. o sinirle yurumeye basladim. divan'in arkasindan harbiye acikhava'ya ciktim. muhsin ertugrul'un onune gelince giseden bir program aldim ve hizli bir karar ile kisa vadeli plan yapip persembe aksamina bilet aldim. sonra cemal resit rey'in onunden gecerken kafami kaldirmam ile universitedeki en yakin arkadasim arzu'yu gormem bir oldu. ciglik cigliga birbirimize sarildik. biraz evcimen bir tip oldugu icin kendisi disarida program yapmak hep zor olmustur. ozellikle de 3-4 yil once evlenip karsiya tasininca kendisini dugunden sonra hic gormemistim. trt okul'da tasarim okulu isimli bir programda calisiyor. oraya da bir sergi acilisi icin gelmisler ama yanlis bilgi sebebi ile beklemek zorundaydilar. biz de hemen parktaki cafeye gidip ne var ne yoksa sohbet ettik. simdi tum bunlar tesaduf ve dogru zamanlama degilse nedir?

zengin mutfagi

dun aksam muhsin ertugrul'daydik. oyunu begendik. tavsiye ediyorum.