ferzan'ı ve insanlarını seviyorum. insanlarının kusursuz olmamalarını, güçlü olmalarını, zayıf yanlarını. erkek ya da kadın değil de insan olmalarını. her zaman başıma gelebilecek korktuğum yegane şeyi anlatıyordu ferzan. olağanüstü bir film değildi ama ne de olsa ferzan, her zaman ferzan'dır. diğer filme gelince; bir yol filmi. tıpkı transamerica gibi. zaten yol filmlerinin mantığı aynıdır. yol, karakterlerin kendini keşfettiği, diğer karakterler ile ilişkilerini gözden geçirdiği mekandır ve yolun sonunda her şey iyi ya da kötü nihayete erer. iki filmin o kadar çok ortak noktası vardı ki. bugün bana iyi geldi. ılık hava, istiklal, yalnızlık, filmler, yol... uzun zamandan sonra ilk kez eskisi gibi tek başıma sinemaya gittim, uzun zamandan sonra ilk kez eskisi gibi iyi filmler izledim... iyi geldi iyi :)üstteki yazı, "ağır ve yoğun cumartesi" adlı postumun neredeyse aynısı. çünkü yine, bu postun öncesinde yaşananlar bana ağır geldi. tıpkı "ağır ve yoğun cumartesi" postundan önce yaşananlar gibi.
sanırım bir film bana; çok iyi bildiğim bir şeyi, tam benim hissettiğim gibi anlatıyorsa ya da çok iyi bildiğim bir şeye bambaşka bir bakış açısı katıyorsa ya da benim hiç bilmediğim bir şeyi anlatıyorsa; bir yerlerde takılıp kalıyorum.
No comments:
Post a Comment