***
en sevdiğim kelime "serendipity" üzerine...
yıldırım türker'in radikal'deki köşe yazısından bir alıntı.
"serendipity, aramazken bulunan, mutlu tesadüf. mutlu kaza. fransızca karşılığı da ‘hasard heureux’. talih ve tehlikenin aynı sözcükte buluştuğunu da bu fırsatla buraya not ediverelim. gördüğümüzde tanıyabilecek, bulduğumuzda keşfedebilecek miyiz? işittiğimizde duyabilecek, kokladığımızda algılayabilecek miyiz? ya sonsuza kadar kopkoyu bir inkarla lanetlendiysek? serendipçe, aramasa bile bakınmayı gerektiriyor çünkü. kristof kolomb, hindistan’a varma umuduyla çıkmıştı yola. amerika kıtasını rüyasında görmemişti.
bakmak gerek. görmek için, bakmak gerek. durmadan, her yere, her şeye dikkatle bakmak gerek. şaşkınlığın arkasına saklanmış bir körlükten kurtulmak için. duymak için, dinlemek gerek. herkesi, her şeyi dinlemek gerek. belki serendip diyarı yanıbaşımızda usul usul demleniyor."
*daha fazlası için umberto eco’nun ‘serendipity; dil ve delilik’ kitabı
No comments:
Post a Comment