geçen haftadan sonra gerçekten duruldum. gayet sakinim. tüm cumartesimi evde geçirdim. sizde de kıpırtı yok. herkesin durumunu biliyorum. o yüzden yazın da yazın demeyeceğim. galiba kış geldi. ben biraz daha sonbahar isterdim. nasıl olsa kış geldi mi gitmeyecek. bella'nın tezi var, evrim'in ingilizce sınavı, ester muş'ta interneti yok, olcay'ın ise işi var neti yok, özgür'ü bilemiyorum. gidip fotoğrafçılara poz veriyor ama şuraya iki satır yazmıyor. bari işe yarasa şu yazamama halleri de portekiz'e gitse böylece anında affedilir tarafımızdan. ben ise aynı şeyi tekrarlayıp duruyorum. artık bu döngüden çıkmam gerek. ama insanın aklı takıldı mı takılıyor bir kere. evdekiler benden bıktılar, her akşam aynı terane. en son post ile ilgili berna (bizim stajyer) 'dan uyarı geldi. o kadar çok üzgünüm demişim ki o da istanbul'un beni üzdüğünü düşünmüş. kendisine gerekli açıklamalar yapıldı tabi. evet izmir'i özlüyorum ama istanbul'u da çok seviyorum. ikisinin yeri ayrı. ve istanbul'da samimi sohbetler bulamayacağım anlamı çıkmış. orjinali şudur: artık çocukluğumdaki gibi samimi sohbetler bulamayacağım ile ilgili idi. istanbul ya da izmir farketmez. bu büyümekle ilgili biraz. şikayetçi değilim. kaloriferler yanmaya başladı. o uzun bir süre yok ve oda yine bana kaldı. free'ye bakmak bana ve bobo'ya, vampire bakmak ise bella'ya bahşedildi teyzeleri olarak :) onunla msn'den konuştuk, garipsedim biraz. kırmızı pabuçlarıma ithafen "oz büyücüsü"nü aldım bordo-siyah serisinden :) bu arada alttaki postta iki ya da üç yerde j harfi var. onlar wordde yazılmış yazının gülen yüzleri. blogger j olarak algılamış.
son olarak bir söz ama net hatırlamıyorum, sanırım şöyle bir şey: "insan istediği şeyi elde edinceye kadar onun hep iyi yanlarını görür, elde ettikten sonra ise kötü yanlarını" bir çeşit hayalkırıklığı yani ama ben de şunu eklemek istiyorum "hiç ummadığın bir şey ise onu elde ettiğinde seni sürekli şaşırtabilir" çünkü beklentin azdır. insanlar ve beklentileri?
No comments:
Post a Comment