efendim biz dün akşam "şöyle güzel bir yemek yedirelim doğum günü kızımıza" dedik. zaten emel'in yegane amacı bu oldu bella'nın doğum günü ile ilgili olarak. önce biricik kardeşini kavacık'ta bir çin restaurantına (wasabi) götürdü. sonra da akşam umut ocakbaşı'na gittik. malumunuz önceki post'umdan hatırlayacaksınızdır. bir de ilgili ve konuşkan bir garsonumuz vardı. sağolsun bize her türlü servisi yaptı. ekstra meyve, rakı, şiş üstüne bir de pasta yedirdi. (bu da etkinlik dahilinde) eve nasıl gittiğimizi siz hesap edin. bir ara korktum mide fesadı geçireceğim diye. dün akşamki post ile ilgili de açıklamam şu olacak: duygusal bir günün üstüne 4 kadeh rakı böyle yaptı. anlayışınıza sığınıyorum zırvaladıysam. aklıma gelmişken; ne zaman rakı sofrası olsa, aklıma 2004-torba gelir. rakı ile barıştığım hatta kaynaştığım geceyi nasıl unutabilirim. zaten o zamandan beri sadece "yeni rakı" ile başım hoş. pekiii mide fesadı geçirmedim ama ne oldu bir sorun? şu oldu merakına yenik düşüp yazıyı okumaya devam eden arkadaşlarım: gece 3.30 sularında uyandım. tuvalete gittim. minik bir böcek öldürdüm. su içtim ve geri yatağıma yattım. pekiii uyuyabildim mi? :) tabiki hayır. önce döndüm durdum. sonra uyuyayım diye hayal kurmaya çalıştım ama uçuşan fikirler ne kadar flu olursa olsun zihnimde kımıldandılar ve bu da beni uyanık tutmaya yetti. acaba laptop'ı açıp word'e şunları yazıversem de yarın sabah ilk iş postalasam mı dedim ama bu kadar silkinmenin uykumu sabaha kadar kaçıracağına karar verdim. ben de kalktım. not defterim, kalemim ve minik fenerim ile yatağa tekrar geri döndüm. işte size geceden notlar:
(aslında az sonra yazacaklarımı bir post olarak hazırlamıştım ama sabah kalktığımda bu düzenin kalmayacağını biliyordum)
* öncelikle kendim için uydurduğum tekerleme: aşık kız, maşuk kız, kafası karmaşık kız.
* dün gece için sarhoş değil, mayhoş olduğuma kanaat getirdim.
* niye alkol fazla kaçırılınca uyku da peşinden kaçar?
* tam da yarın status raporları yazacakken bu kadar içilir mi? (sabah iyi kalkacağımı biliyordum)
* mehmet abi bize evlenmek için iyi bir kadınla karşılaşması gerektiğini söyledi, biz de sadece erkekler için geçerli değil, kadınlar için de geçerli o zaman dedik. aynı muhabbeti geç kalınmış öğle yemeğine gittiğim de beraber yemek yediğim havva teyze de söylemişti. çünkü tv.de şu gereksiz kadın programlarının birinde bir adam karısından dert yanıyordu. işin ilginci havva teyze bunu söylediğinde aklıma anneannem gelmişti. o da sadece erkekler anlamında değil, genel olarak hayatta iyi insanlar ile karşılaşmanın önemini vurgular durur.
* arda ile annem tatile gitmişler bodrum'a.
* mışıl mışıl uyumam gereken yerde aksine gözlerim ışıl ışıldı.
* niye benim bir kapama tuşum, düğmem her neyse işte ondan yok bende.
* evdeki ilginç uyku sesleri ile de muhattap oldum. sonra aklıma ilkokulda öğretilen bir şarkı geldi. ama net hatırlayamadım. (gecenin sesleri ya da evin sesleri olabilir adı)
* nesne -> ne ise ne: düşündüğüm/ nesne=şey: doğrusu
* nesnelerin de birer canlı kişilik olduklarını kabul ettiğim günden beri onlarla konuşuyorum. dün gecede not defterim, kalemim ve minik el fenerim ile samimiyeti arttırdım.
sonra ne mi oldu? bu kadar saçmalamama rağmen hala yazıyı okumaya devam ediyorsanız testi geçtiniz. benim çok yakın arkadaşımsınız ve bana her şekilde katlanıyorsunuz. teşekkürlerimi bir borç bilirim. diyordumki sabah ezanını da duyunca rahatladım ve uykuya gark oldum. (bunu bir araştırmak lazım, doğru bir kullanım mı diye) sabaha karşı uyku ile uyanıklık arasında çok karışık ama bir o kadar da güzel rüyalar gördüm.
No comments:
Post a Comment