şarkıları öylesine mi seçersiniz?

pek değil sanırım.

düşündüm de...

beni en duygulandıran şarkılar, garip bir şekilde barış manço şarkıları...

insanlıktan, erdemden bahsettiği şarkıları...

halil ibrahim sofrası, ahmet bey'in ceketi, sarı çizmeli mehmet ağa gibi...

daha düşünmek lazım bunun üzerine. benim durumum belli. peki acaba bunları dinleyip duygulanan, sözü boğazında düğümlenen başka insanlar da var mı? nerede o insanlar?

benim yılım

yoldayım. 

hem de güzel bir yol.

ama her şey güzel değil.

kulağımdaki müzik güzel.

aklımda bin tane şey. sorumluluklar, istekler, dualar, özlemler, geçmişten gelen korkuların gelecekten göz kırpması…

ege her zamanki gibi akşam güneşinde şıkır şıkır.

her şeyi yoluna koymam için bana izin ve güç ver lütfen.

bodrum’dan ayrıldık. yeni bir istanbul macerası başladı, hem de gayet güzel. kıştan beri bu fikre adapte olmakla meşguldüm. tam 2 haftayı bitirip yükseliyordum ki geri çakıldım. 15 temmuz’dan beri izmir’deyim. zor günler. dua ediyorum, daha kötüsü olmadan bu süreci tamamlamak tek umudum. sadece bu değil, bin tane şey var. umarım altından kalkarım.

runners never graduate

yeni yılın ilk postu gelsin o zaman: o zaman post

kaygılarım var. pişmanlıklarım da... kötü hissetmiyorum. şanslı hissediyorum. mutlu da değil. bir kabulleniş hali... zamanın akışında sürükleniyorum.

yeni dünyaya adapte olmaya çalışıyorum. daha aktif dinliyorum.

bir şeyleri iyi yaptığımı görüyorum. bazı şeyleri de kötü. bu yüzden hiçbir zaman tamam olmuyor yaşam.

***

toplamayı seviyorum, derlemeyi seviyorum. leyla'nın kitabındaki gibi bay derli ve bay toplu. ben derli, ben toplu. ama toparlanmak için dağılmayı da seviyorum. 

***

kültürel besin eksikliği yaşıyorum. belki fiziksel olarak da yaşıyorum. 

***

her şeyin biraz daha fazlasını istiyorum. çok az şeyin de çok daha fazlasını...

***

bizim kızlar ile WA'ta yazışırken ki çok sık olmuyor, görüntülü konuşalım mevzusu gündeme geldi. vakitleri ayarlamakta zorlanınca dedim: 1 Ocak 2025'ten daha anlamlı bir tarih olamaz. sonuçta 1995'te liseye girdik. tanışıklığımızın tam 30. yılı. sonuç olarak görüşmeyi yaptık. ama burada önemli olan nokta "tanışıklığımızın 30. yılı"

***

bir de "leyla büyüyooor, leyla büyüyor hey..." ;)

* Şahane görsellerimi ne zaman ekleyeceğim. Pooofff...

ilişkiler

insan belli bir yaşa gelince hem kendi ilişki deneyimleri hem de çevresindekilerden bir sürü bir sürü ilişki hikayesi dinleyince şu sonuca varıyor: biz türkler sevmeyi, sevilmeyi bilmiyoruz. öğrenemiyoruz. beceremiyoruz.

aerosmith'ten dinliyoruz: i don't want to miss a thing

şarkıyı duyunca otomatik olarak armageddon filmi aklına geliyor insanın.

ve tabi bizim kuşağın bruce willis hayranlığı. ve oradan da başka şahane bir dizi: mavi ay

kulüp

taaa ilk yayınlandığı zamanlar yarısında kaldım. şartlar elvermedi. hissiyatımda kalan şeyler: annelik içgüdüsü ve aşk. bir de oyuncuların ve prodüksiyonun şahaneliği.

işte yeni yaşım böyle geldi

 düşüncelerle...

ikinci bahar

güzel diziydi. oyuncuları, senaryosu, değerleri, müzikleri, bizden halleri, her karakterin değişim hikayesi. hele en sonunda şecaattin'in derin bir pişmanlıkla aklının başına gelmesi. ama hep trajedi, hep zorluk :( niye hayat böyle?

nasılım? yorgun.

ruhen yorgun

fiziken yorgun

bir teknedeyim

rüzgar, her zerremde

burnumda iyot kokusu

tuzlu suyun yakıcılığı

güneşin kavuruculuğu

portakal çiçeği kokusu mevsimi

yönüm batı

işaretlerim ay, güneş ve yıldızlar

varlığım doğa

umudum renkler

ruhum müzik

aslında çok görsel de birikti ama sırası ne zaman gelir bilemiyorum :(

çok şarkı birikti

michal leah - something stupid

sezen aksu - kutlama

nükhet duru - uzunlar

köfn - sen bu değildin, aklım firarlarda, tekinsiz, al aramızdan, gitme sana muhtacım

zeki müren - dertliyim ruhuma

meghan trainor - made you look, me too

karen souza - valerie

kapı etkisi - kıyı

mabel matiz - nerelere gideyim

hadise - hay hay

ezel, emel - bazen

madrigal - seni dert etmeler

sadun aksüt, şenova ülker - sisli bir eylül gecesi

evrencan gündüz, hey! douglas - dağlar gider yolunda

daha da gider, daha da gider...  

"canım ciğerim"i özledim 😭

sanki bulunmaz hint kumaşı

bu başlık ne alaka derseniz, şu anda kulağımda çalan ferdi özbeğen şarkısı :) 

nasılım?

- iyi

- kaygılı

- kısmen mutlu

- kısmen mutsuz

- yorgun (hala...)

- özgüvenli / özgüvensiz

- meraklı ve soru soran, öğrenme peşinde

- drama quenn olma halinden hızla uzaklaşan

- aklında binbir soru

- okumaya çalışan

- uykusuz

- her boş anında kulaklık takıp müzik dinleyen

eylül'ün başı ne kadar dipteyse sonu farklı oldu. bambaşka bir sektörde, yepyeni insanlarla, yeni bir süreç başladı. uzun zaman sonra ofisten çalışıyorum.

arda'yı evlendirdik. gözyaşım pıt.

sanki artık leyla ile başka bir evredeyiz. kalp kalp kalp :)

son not: iyi bir şeyler izlemeye ihtiyacım var.

son not değilmiş, son not bu: matthew perry artık yok :( çok üzgünüm

sevgili kendim,

hadi buyrun bakalım! beyin kıvrımlarını zorlayan düşünceler, bilmem kaç tonluk press makinasındaymışcasına seni saran sıkışmışlık duygusu, üstüne geldikçe gelen seni ezen ülke şartları, birikmişlikler, gece uykundan uyandıran lanet bir öksürük.

her zamanki gibi zor bir yaz. cafe işleri, normalde pek çevrende olmayacak insanlar, melike'nin ayrılışı (her ne kadar bebek beklese de).

arda'nın nişanı, bella'nın nikahı. (uzun zamandır görmediğin bir sürü insanı görme kısmı güzel) bir de okul kampı, bale, jimnastik, yüzme ve doğum günleri arasında geçen günler.

tek kurtarıcım; müzik, yıldızlar ve rüyalar.

her sonbahar bana yeni bir başlangıçtır. umarım bu defa yepyeni bir sayfa olur. çünkü gerçekten çok ihtiyacım var.