Tuesday, April 26, 2016

soluk mavi nokta - carl sagan

''Şu noktaya tekrar bakın. Orası evimiz. O biziz. Sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun üzerinde bulunuyor. Tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, umut dolu çocuk, mucit, kâşif, ahlak hocası, yoz siyasetçi, her süperstar, her "yüce önder", her aziz ve günahkâr onun üzerinde - bir günışığı huzmesinin üzerinde asılı duran o toz zerresinde.
Evrenin sonsuzluğu karşısında dünya çok küçük bir sahne. Bütün o generaller ve imparatorlar tarafından akıtılan kan nehirlerini düşünün, kazandıkları zaferle bir toz tanesinin bir anlık efendisi oldular. O zerrenin bir köşesinde oturanların başka bir köşesinden gelen ve kendilerine benzeyen başkaları tarafından uğradığı bitmez tükenmez eziyetleri düşünün, ne çok yanılgıya düştüler, birbirlerini öldürmek için ne kadar hevesliydiler, birbirlerinden ne kadar çok nefret ediyorlardı.
Böbürlenmelerimiz, kendimize atfettiğimiz önem, evrende ayrıcalıklı bir konumumuz olduğu hakkındaki hezeyanımız, hepsi bu soluk ışık noktası tarafından yıkılıyor. Gezegenimiz, onu saran uzayın karanlığı içinde yalnız bir toz zerresi. Bu muazzam boşluk içindeki kaybolmuşluğumuzda, bizi bizden kurtarmak için yardım etmeye gelecek kimse yok.
Dünya, üzerinde hayat barındırdığını bildiğimiz tek gezegen. En azından yakın gelecekte, gidebileceğimiz başka yer yok. Ziyaret edebiliriz, ama henüz yerleşemeyiz. Beğenin veya beğenmeyin, şu anda Dünya sığınabileceğimiz tek yer.
Gökbilimin mütevazılaştırıcı ve kişilik kazandıran bir deneyim olduğu söylenir. Belki de insanın kibrinin ne kadar aptalca olduğunu bundan daha iyi gösteren bir fotoğraf yoktur. Bence, birbirimize daha iyi davranma sorumluluğumuzu vurguluyor, ve bu mavi noktaya, biricik yuvamıza.''




Sunday, April 24, 2016

bu aralar instagram

sosyal medyada son durumlar şöyle:
sabah uyanınca twitter,
gece uyumadan önce instagram,
gün içinde nadiren facebook.


sağdaki hamit'ime benziyor.


bu mini manav moda'ya yürürken, hep aynı kaldırımda. ben de her önünden geçişimde hayranlıkla tezgahını seyrediyorum. tıpkı benim gibi obsesif bir amca :D 


marilyn güzel, sarı ve mavinin uyumu ile kırmızı rujun göz alıcılığı ayrı güzel.


tiril tiril elbise mevsimi.


okunacak kitaplar her yerde böyle üst üste.


kartpostal ve mektup yollamayı özledim.


flip flopları sevdim.


bu minişler de bizim balkondakilere benziyor.


bu kartları görünce londra aklıma geldi.

bazı renkler ve özel bir fotoğraf






Thursday, April 21, 2016

kalben - haydi söyle

   

seçtiğim şarkı hüzünlü olabilir ama bana gümüşlükte yaz geldi çoktan :)
bu arada şarkı tekrar ve tekrar dinlediklerimden, eskitene kadar.

seni gördüğüm zaman dilim neden tutulur 
seni gördüğüm zaman güller elimde kurur
seni gördüğüm zaman hayat sanki son bulur 
gözlerine bakınca dünyalar benim olur 

susma gönlüm sen söyle haydi gönlüm sen söyle 
aşkımı sevgiliye derdimi sevgiliye 
haydi söyle onu nasıl sevdiğimi 
haydi söyle rüyalarda gördüğümü 
haydi söyle uykusuz gecelerimi
haydi söyle

seni gördüğüm zaman beni bir ateş sarar 
seni gördüğüm zaman yanar yüreğim yanar 
seni gördüğüm zaman canlanır tüm anılar 
seni gördüğüm zaman durur bütün zamanlar