Monday, December 05, 2011

mel daaa

bir ses ver kadın ;)

haftasonu manzaraları

renkli, sonbaharlı, sevgi dolu, şehriye çorbalı-kahvaltılı, ester ve bella'lı, her zamanki gibi nişantaşılı, yürüyüşlü, süprizli, parisli&filmli, alışverişli, makas'lı...

7 iş günü izni ne yapsam ne etsem de

yıl sonuna kadar kullansam???

artık evde internetim var :)

bir değişiklik hali

aslında bir nebze geçmişe dönüş de denebilir.

sorunları konuşalım diyorlar

konuşalım da açık açık yüzlerine sizde "biraz" kabızlık var denmez ki

Monday, November 28, 2011

uykuuu

pazartesi sabahları yatak sihirli bence. ben yükseldikçe beni içine çeken sanki pırıltılı bir toz serpilmiş üzerine.

nedir? ne değildir?

güzel bir haftasonu.
belki biraz zor.
bursa'da cumartesi. keyifli, konforlu, gezmeli.
ev özleminin kısmen sona ermesi. ev gibi hissedilmesi.
tam bir tüy yumağı ve dünyanın en ama en tatlısı hamit.
beklemediğin anda karşına çıkan keyifli bir film.

Tuesday, November 22, 2011

hadi bakalım, kolay gelsin

3. dönem başladı. bayramda izmir'deydim tabi ki. ama sonraki hafta da :) melo gitti ama hala pek bir şey anlayamadım. zaman hızlı geçiyor. internet erişimim sınırlı. evde sorun var. iş yoğun. izmir'de internet bile yok :D bayram sonrası izmir yolculukları gündüzdü. çok özlemişim yolları, tepeleri, küçük kasabaları, tarlaları, ormanları, dereleri... her yer sonbaharın tonları... 4 kez o yolu gidip geldim, her seferinde bir macera bir olay :) sormayın gitsin. izmir keyfi yaptım kendi kendime. hiçbir şey düşünmeden. hava güzel oralarda, sonbahar daha belirgin. pazara gittim, kendime mini mini sebzeler aldım. vapurla karşıya geçtim, pasaportta türk kahvesi içtim, hediyeler aldım. kısacası tadını çıkardım. her güne ayrı kahvaltı yaptım. zeytin mevsimi ya evde, pazarda, yollarda bir zeytin hasadıdır gidiyor :) fimler izledim. birisi projeksiyon keyfi "vedett rango", diğeri 3D "tenten", yolda "arthur ve minimoylar", tekrar "dövüş kulübü", saçma bir film "aşk dersi" ama jenerikte "nick hornby" adını gördüğüm için yine de izledim hatta sevdiğim bazı yerleri oldu. şimdi kaldığım yerden devam edeceğim.

Thursday, November 03, 2011

bir çingene masalında olmak istiyorum

çalgıcılarımla sokaklarda şarkı söyleyerek yalın ayak dansetmek istiyorum.

Friday, October 14, 2011

Tuesday, October 11, 2011

iste benim mevsimim


karsiyaka

bizim eve giden yolun sahilden girisi. zaten butun yollar izmir'de denize, karsiyaka'da bizim eve cikar ;)

duz ve uzun sacli ben

ozlem inanamadi :) 

bizim evin halleri

durum su: salonda esyalarin saga sola cekilmesi ile elde edilen alandaki koliler, paketler, torbalar, kutular... zaman az kaldi. ruyamda bile bos evleri dekore ediyorum. ama dun geceki ruyam gorulmeye degerdi. bembeyaz isiklar icinde bir mekan. bodrum ya da alacati beyazliginin gun isigi ile daha da parlamasi gibi. 

ekim'in getirileri

bir cekim icin konya'ya gittim, konya'yi sadece aksam ucaktan gordum iki kez. tipki bir orumcek agi gibi, inanilmaz guzeldi. sabah 5.30'dan aksam 18.30'a kadar askeri bir pistteydik. f-16 gercekten seksi bir arac. hic ilgim olmamasina ragmen savas helikopterleri, phantomlar ve f-16'lardan ibaret bir gun gecirdim. askeri sozlesme olmasa fotomu da yuklerdim kesin :) hava soguktu, tum gun sweat'imi bile cikaramadim ama gunes nedeniyle gozlukler de hep gozumdeydi. sonuc; gozluk cerceveli kirmizi bir surat ve nurtopu gibi bir ucuk.

Wednesday, September 21, 2011

bak yine phuket doğdu.

dün buket'in doğumgünüydü. onun telefonundan onun bloguna post girmeye çalıştım. ama beceremedim. o yüzden post bugüne kaldı. tabi dün o postu girmeye çalışırken kafam iyiydi. geyikler boldu. şimdi müşteri maillerinin arasında ne kadar etkili olur bilemiyorum. dün sabah 9'dan gece yarısına kadar kendisiyleydim. her bir adımı anlatabilirim. ama bu post onun post'u. o yüzden onun ne gördüğü, ne hissettiği, ne düşündüğü, size ne anlattığı önemli. hadi buket anlat bakalım gününü... yıldız'dan bahsetmeyi de unutma sakın ;) bir de kendi bloguna bir foto koy dünden.

Monday, September 19, 2011

ne mi oldu?

yine pazar sendromu. uyuyamiyorum. uzaya bir iki uzaya bir iki...

Monday, September 12, 2011

11.09.2011

ne mi yaptim? tarkan konserine gittim. evet ulas! ne var yani gittim :) (bugun ulas bulusmak icin aradiginda bu duruma biraz sasirdi :) dogruyu soylemek gerekirse "madem bir tarkan konseri var, hadi melda gidelim" dedim. cunku hep tarkan var ve hep gidebiliriz diye dusunup ertelemenin bir anlami yok. hatta bu yaklasimi hayat felsefem haline getirsem sirtim yere gelmez. her neyse acaba kizlara soylesek mi derken baktik biletler saat basi azaliyor. yaz ortasi yaz ortasi oyle mi soyle mi vs. vs.'lere girmeden cat biletleri aldik ve bugun beklenen gece geldi.
bu kadar hareketli olup bu kadar iyi sarki soylemesine sastim kaldim. hem yenilerden hem eskilerden cok fazla sarki soyleyip yuzumuzu guldurdu. herkese guzel guzel takilip acikca eglenin yoksa ben sizi eglendiremem dedi. herkesi ayakta tutmayi basardi. son olarak hala gozlerinin ici guluyor.
gunun asil guzel kismi, gune erken baslayip kesfedilmemis bir yerde kahvalti etmekti galiba. sonra da yuruyus, sonra da ester kahvesi :)

Monday, September 05, 2011

cok begendim



isbn'ye tesekkurler, benimle paylastigi her sey icin :)

Sunday, September 04, 2011

demet'e not

yine yarimadadaydin. bu defa meis'e bakan cok sirin ve konforlu bir oteldi. gitmesi ile gelmesi ile topu topu 6 gundu. bu defa iyi bir kas rehberi vardi yaninda. kucuk cakil'i da buyuk cakil'i da kaputas'i da gordun. kas'in ne kadar bilinmesi gereken gizli yeri varsa ogrendin. her zamanki gibi ne yaptin ettin tekne ile acildin. hem de bu defa otel gibi tekne de cok ozeldi. tekne rehberi tum cevreyi detay detay anlatti. kendini tarih ve cografya bilgileri ile doldurdun. bilgi aktarimini ne kadar sevdigini animsadin. geri kalan gunleri aquarius'un akvaryumunda gecirdin. her zamanki gibi hic guneslenmedin, hep semsiye altinda oturdun ama suda yanmayi basardin. bu tatilin en belirleyici nesnesi hasir sapkandi. ucak yolculugunu her zamanki gibi sevdin ama cocuklardan ve ailelerinden bunaldin. turk aile yapisini sorguladin durdun. bir de havaalanindan transfer icini baydi. tam bir prensestin. kahvaltilari sevmeyi basardin. bir kez daha yanina ne kadar az sey alirsan o kadar pratik oldugunu anladin ama iki minik cantaya da binlerce seyi sigdirdin. bir kitap bitirdin. hic internete girmedin. bir kez bile telefonu sarj etmedin cunku neredeyse hic telefon konusmasi yapmadin. saclar her zamanki gibi pamuk oldu, sahane sekillendi. manzarali oda o kadar keyifliydi ki yeri geldiginde kas'a inmedin. tum bunlari yaparken bayram kalabaligindan siyrilmayi basardin. 

kaputas


kekova


b.cakil


mayista anneanne bahcesi


Friday, September 02, 2011

Tuesday, August 23, 2011

teknik olarak

karalar bağlamam gereken bir dönem. bir sürü nedeni var. bir sürü belirsizlik. ama umutsuz diilim. rahatım. garibim. şu tatil bir geçsin. ben o tatilde kalayım. bir daha dönmeyeyim. melo yolcu. 2 ay sonra beni yalnız bırakıp yola devam edecek. ben de yönümü değiştireceğim haliyle. ama sevdiğim insanlar yanımda :) o yüzden rahatım galiba.

çat diye...

Tuesday, August 02, 2011

demet

ne olacak senin bu halin?

rüzgar

bazen doğru yerde olmadığınızı düşünürsünüz. işte işimle ilgili bunu düşünüyorum. çok yakınlarındayım ama tam orada değil. orası neresi mi? işi yaparken özgürce bir rüzgarın üzerinde yol alacağım bir yer. iş ile ilgili saatlerce konuşabileceğim, keyif alabileceğim bir yer.

iskender

elif şafak'ı sevdiğimi bilirsiniz. ama bu kadar popüler olması beni delirtiyor :( kitabı metroda rahatça okumak için sırf bu yüzden üşenmedim sabah sabah yeni kitabını gazete kağıdı ile kapladım. güzel de oldu aslına bakarsanız :)