Wednesday, May 29, 2013

her aksam yazmaya kararliyim - 7

yedinci gunde yetisebildim yazmaya. oda o kadar rahatki olabildigince dinlenip yine gec ciktik. once yakin cevreyi sonra tiergarten'in guneyini kurfurstendamm'a kadar kesfettik. dogal olarak apple store'u bulduk, nasil olduysa o kadar mavi tisortlu calisan arasindan turk enes'i bulup kendisinden apple up aldik baris icin. meteoroloji saat 16.00'yi yagmurlu gosteriyordu. saat 16.00'da yagmur basladi. havalari bile duzenli anlayacaginiz. sonrasinda tiergarten'e girdik. tek kelimeyle cennet gibi bir yer. sehrin tam ortasinda boyle bir alan olmasi muazzam. iyiki turkiye'de yok, bir gezi parki icin bile olanlara bakarsak boylesi daha iyi. cunku iktidar alip avm yapmazsa mangalcilar girer neticede. benim de yuregim bunu kaldirmaz. hava yagmurlu ve serin oldugu icin cok insan yoktu ama orasi yasamlarinin gundelik bir parcasi belli. bir de sunu anlamadim, berlin ozgurluklerin en cok oldugu sehirlerden biri. her yer genc kayniyor. insanlar isterse ellerinde biralari ile toplu tasimaya bile biniyorlar. ama sokakta bir tane ayyas, etrafta en ufak bir cis kokusu, insani rahatsiz eden tek bir bakis gormedim. o park bizde olsa girmeye korkardin, etrafta bira kutulari agaclarin arasinda da icmis tipler olurdu. ama tek bir cift gorduk elinde bira sisesi olan. yagmurda tek semsiyenin altinda tek biralari ile yuruyup sohbet ediyorlardi. cok normal iki insan goruntusu vardi ortamda. ustelik, bizim icmeyen insanimizdan bile daha insan olduklarini gorunce biz de neyi niye yasakliyorlar anlamak mumkun degil. yasaklayinca duzelecekse buyursun yasaklasinlar ama tum mesele egitimde. ve o egitimde din kurallarina gore degil dunya standartlarina uygun oldugunda ise yarar ne yazikki. icim sisti buralardan ulkedeki durumlari izlemekten. doldum doldum tasiyorum. her neyse yesil yesil yesil. hep en sevdigim iki renkten digeri. biri deniz ve gokyuzu mavisi, digeri doganin rengi yesil. tabi gunlerdir bu kadar saat yurumeye sag dizim iflas etti. dorduncu gunun aksamindan beri aksiyorum. nazarlar degdi galiba. parki gectikten sonra bizim merkeze gelip birer kahve ictik. market alisverisimizi yapip odamiza donduk. tv'de 70-80 ve 90'lardan yabanci sarkilar calan bir program buldum. huzurlu huzurlu onu dinleyerekten bu postu yazdim. arkasi yarin...

her aksam yazmaya kararliyim - 6

tabiki cok erken kalktik her zamanki gibi. ev termini'ye yakin oldugu icin leonardo express ile havaalanina gittik. once kapinin belirsizligi biraz canimizi siksa da ucaga binip uyuyunca her sey olmasi gerektigi gibiydi. tahminimizden daha erken vardik berlin'e. tam benim hayal ettigim gibi. gri, renkli ve cok yesil. cok duzenli ve cok temiz. havasi sahane. gencler harika. havaalanindan metro ile postdamer platz'daki the mandala hotel'e geldik. hem otelin yeri cok iyi hem de suitimiz bir sahane. sony center'in tam karsisindayiz. etrafta cafeler ve parklar var. once her sehre ilk gittigimizde oldugu gibi mcdonalds'a gittik. roma'daki gercekten cok kotuydu. berlin'deki ise bir harika :) sonra odaya gelip guzelce dinlendik. aksam cikip abur cubur alip oda keyfi yaptik. ve yine tabiri caizse sizdik.

her aksam yazmaya kararliyim - 5

son gun yine evden gec ciktik. dolana dolana vatikan'a gittik. zaten son 2 gun harita bile kullanmadik. ikinci gun ask cesmesi'ne gitmistik ama kalabaliktan yanina yaklasamamistik. tam da o gun ezgi benden onun icin dilek dilememi istedi. ben de ona durumu anlatmistim ancak son gun sans eseri tekrar ask cesmesi'ne cikinca bu bir isaret deyip hem ezgi icin hem kendimiz icin dilek diledik. vatikan'a gec gitmek iyi oldu. cok kalabalik degildi. ulvi ortamlari pek seven biri olmadigim icin ayilip bayildim diyemeyecegim ama inanilmaz etkileyici oldugu bir gercek. donuste toskanali bir siena lokantisinda tam tekmil yemek yedik. eve donduk. hazirlandik. ve uyuduk.

her aksam yazmaya kararliyim - 4

dorduncu gunun buyuk bir kismini dinlenmeye ayirdik. sabah kahvaltisinda tortellini pisirdik. oldukca gec ciktik evden. sonra yine roma sokaklari'nda dolanarak gitmedigimiz yerleri bulduk. yine meydanlar ve yollar. minik bir kitapcidan roma ile ilgili sasek'in "this is rome" adli kitabini aldik. cocuk kitabi olarak gecse de bence cizimler bir harika. odaya donunce dunyanin diger unlu sehirlerinin de kitaplarini amazon'dan siparis verdik. nehrin diger tarafi travestere'ye gectik. vatikan'a yakinligindan mi bilmem ama bana daha huzurlu geldi. geri donus yolunda montecarlo pizzeria'da tabiki pizza yedik yine beyaz sarap ile. sanirim italya'da sadece makarna ve pizza yedim :) bir de snack sandvicler. montecarlo biraz canim cigerim'e benziyor ve inanilmaz populer. ayrica her zamanki gibi lokantaya girmemiz ile mekanin dolup tasmasi bir oldu.

Monday, May 27, 2013

her aksam yazmaya kararliyim - 3

ucuncu gun kendimizi floransa'da bulduk. sabah erken bir trene bilet aldik. hizli tren ile 1,5 saat sonra floransa'daydik. tabi ki bizi yagmur karsiladi. once sokak saticisindan birer semsiye sonra benetton'dan birer sweatshirt edindik.
duomo'yu, diger devasa yapilari, daracik sokaklari, muhtesem meydanlari, ronesans'i, david'i, estetigi, asaleti, ulviligi, mini minnacık incelik harikası dukkanlari, kaliteyi, arno nehri'ni ve uzerindeki unlu dukkanli kopruyu tum gun sirilsiklam olup soguktan donuncaya kadar dolastik. 
arno nehri kiyisinda bir cafede cappucino ve cikolatali tart, ara sokaklarin birinde house club'ta margherita, beyaz sarap ve espresso, sabah ve aksam yemeklerinde de snack barlar'dan alinmis sadwichler bizi doyurdu. baris'in yillar once kaldigi evi bulduk. 
daha vaktimiz var deyip michalengelo tepesi'ne ciktik. cikmaya karar verdigimizde gunes acti ve aksam donene kadar bize eslik etti. tepeden manzara harikaydi. bir tarafta floransa, diger tarafta daglara inmis bulutlar, hemen tepenin cevresinde toskana'ya has zeytin agaclari arasinda baglar, bahceler ve evler. tepeden inerken nehrin tepe tarafindaki kismini da gezdik. ben daha da cok sevdim. neyi derseniz? isigi ve havasini. aksam tren garina vardigimizda iptal olmustuk. 

her aksam yazmaya kararliyim - 2

her aksam yazamadim dogal olarak :) ikinci gun tum gunu belli basli yerleri dolasmaya ayırdik. sabah cikip 10-12 saat yuruduk. zaten normalde de cok yuruyen bir cift olarak tum roma sokaklarini arsinladik. merdivenlerden indik, daracik gecitlerden gectik, dev gibi caddeleri astik. bilumum tarihi mekanlar, kucuklu buyuklu bir suru meydan ve cesme, kosebaslari, heykel, anit, bina, teras ve kilise kesfettik. irili ufakli pizzeria, cafe ve gelatocu, cesit cesit minik dukkan ve tevere nehri boyunca pek cok kopru ile karsilastik.

Thursday, May 23, 2013

her aksam yazmaya kararliyim - 1

sabiha gokcen'in dis hatlarini sevmedik.
pegasus ile yolculuk yapmaya zaten bayilmiyoruz, ucuz bilet bulmadikca tercih edilesi degil.
ama sonunda roma'dayiz :)
avlulu kocaman bir binanin sevimli, kedisever, kucucuk dairesinde.
fiumicino havaalani'nin yerine bayildim ama kendisini hic sevmedim. tabiki bizi yine yagmur karsiladi, sanirim biz ondan o da bizden vazgecmiyor :) tam hayalimdeki gibiydi yagmurlu bir gunde yemyesil italya ovalari.
ucusumuz oglen olmasina ragmen, gunler uzun oldugu icin yine de ilk gun verimli gecti.
yakin cevreyi kesfedip sokaklarin tadini cikardik. bazi yerler cok turistik :( bazi yerler fazla gocmenli :( ama villa bvrghesia'ya varinca gozume her sey daha guzel gorundu. bir nefes alip sokak sokak dolandik. zaten elimde rehber, o yapi senin bu yapi benim japon turistler gibi dolasmaktansa sehirden biriymis gibi gezmek her zaman daha keyifli. aksamuzeri isigi bu sehre cok yakisiyor ama izmir kadar degil :)

Monday, May 20, 2013

boyle bir kara sevda

ne cikar bahtimizda ayrilik varsa yarin
sanma ki hikayesi su titreyen dallarin
dusen yaprakla biter
boyle bir kara sevda kara toprakla biter

aglama olma mahsun gulerek bak yarina
sanma ki guzelligin o ipek saclarina
dusen akla biter
boyle bir kara sevda kara toprakla biter

Sunday, May 19, 2013

okuma gunu ve soylesi

dun kadıkoy'de gokce'nin davet edildigi bir soylesiye gittim. bizim kız emin adımlarla ilerliyor ;)

bir hayatımın sarkısı daha... madeleine peyroux - smile

Wednesday, May 15, 2013

julia roberts filmleri

en sevdigim romantik filmlerin hep julia roberts'lı oldugunu farkedince bu post farz oldu.

ucuncu film: notting hill. seviyorum cunku:
2. londra, notting hill ve absurd ingiliz komedyenleri
3. julia roberts


ikinci film: my best friend's wedding. seviyorum cunku:
1. karaoke, aile yemegison dans ve julianne'in film boyunca yataktan dustugu (bu dusme bolumlerinin videolarını bulamadım) sahneleri
2. julianne'ın escinsel arkadası george
3. julia roberts



birinci film: pretty woman. seviyorum cunku:
1. sahneleri ayırt edemedim, hepsi cok guzel. Ama bu bolum ve bu bolum yine de gozume ilisti.
2. anlayıslı ve yardımsever otel muduru
3. julia roberts



diger sevdigim filmlerine gelince; hook, the pelican brief, i love trouble, conspiracy theory, runaway bride, the mexican, closer.

Tuesday, May 14, 2013

george bernard shaw





revealing the truth

'hayırlı isler! bol gunesler!' der sadri alısık :)

bu blogu kac kisi bilip goruyor bilemiyorum ama :) yine de herkesi beklerim. 
www.etsy.com/shop/StudioMikla





oylesine bodrum :)

2-5 mayıs arası biraz kafa dinlemek icin gittik. oyle iyi geldiki hic donmek istemedik :)




Wednesday, May 08, 2013

bizim evde son gunlerin eeennn bomba sarkısı :)



ustteki klibi seviyorum ama cok guzel bir studyo kaydı da mevcut asagıda :)

Thursday, May 02, 2013