Thursday, June 29, 2017

the revenant - alejandro g. inarritu

bu film ile ilgili iki duygum var. biri çok etkileyici bulmam ve alt okumalarının çok yoğun olmasını sevmem. bir de nasıl desem biraz zorlama anlar hissetmem. tabiki izlenesi. yönetmen ve başrol oyuncusu bile yeterli.



tespih ağacının gölgesinde - harper lee

kitap neredeyse ve hangi zamandaysa ben oradayım.
her bir kahraman ne hissediyorsa ben onu hissediyorum.


"çirkin bir sözcük olan önyargı ile tertemiz bir sözcük olan inancın ortak bir noktası var: her ikisi de mantığın bittiği yerde başlar."

"her insanın adası, jean louise, her insanın bekçisi vicdanıdır. kolektif bilinç diye bir şey yoktur."

"insanın doğumu son derece tatsızdır. pistir, fazlasıyla acılıdır, bazen de tehlikelidir. ve illa ki kanlıdır. aynısı uygarlık için de geçerli."

"bu ülkede beni korkutan tek şey şu: devlet bir gün öyle bir canavarlaşacak ki en küçük bireyler ayaklar altında ezilecek ve artık yaşamanın hiçbir değeri kalmayacak."

annemin meşhur arka balkonu

bakmayın saksıların ufak tefekliğine 2012 yılından beri her yaz çoook acı biberler kendi tohumlarından üretilerek yıllık pul biber yapımı devam ediyor. o biberi koca bir kök olarak çandarlı'da almıştı annem. ne bilelim işin buralara geleceğini. her yıl tohumları çimlendiriyor. fide haline getiriyor. büyüyüp biberler kızardığında kurutup dövüp afiyetle yiyiyor. tohum, fide vs. her aşamada da acı biber sevenler ile paylaşıyor.

saksıya sokuşturulmuş 3-4 soğan, kendiliğinden çıkmış papatya ve ısırgan otları, bir köşeye yerleştirilmiş nane ve mavi saksıdaki yeni yeni fideye dönüşen biberler.


ortada yine kendiğinden çıkan kayısı çiçeği, sağda ceran (sardunya)


solda maydanozlar, sağda kıştan kalma çuhalar. baharın gelmesi ile biberlere yer açmak için sökülmeyi bekliyorlar.


mini biber fidecikleri ve kendiliğinden biten dereotu.


solda mis kokulu şebboy, ortada kendiğinden çıkan 3 domates, sağda maviş.

hamit'in uyku halleri

şu anda barış'ın laptop'ı ile ekranı arasında memur muammer oturuşu ile somurtsa da kendisi bizim evin en önemli şahsiyeti.





izmir istanbul hattı




çiçek toplama gezisi

ulubatlı hasan'ın solunda dağ tepe dolaşırken


minicik bir çiçek, tek başına kocaman bir varoluş


 yolda bulunmuş sicim ile buket olan çiçekler

Wednesday, June 28, 2017

anı popcorn'u

bu fotoların bazılarını belki önceden bloga koymuş olabilirim. bir şekilde toplu olarak elime geçtiler. tıpkı tencerede patlayan mısırlar ya da midemde dans eden fasulyeler gibi :D


taş iskele


paris dönüşü olabilir mi?


sonbahar sonu kış başı


yaz çayı


halk plajı


çok sıcakta limon'a giderken


kocadağ'dan köy ve biz


bernalar gelmiş iken sahil


hamit isyan bayrağını çekmiş, evden kaçarken


mandalin zamanı halikarnas balıkçısına saygıyla


muhteşem ege manzarasında annemle


ilk yaz gelişinde hamit balkonda


bodrum masalı'ndan sonra meşhur olan oteli ilk geldiğimizde keşfetmişiz.


bahar'ın sonbahar ziyareti.


gümüşlük halk plajı heykeli


yaz başı plaja gitme sebebi: kitap


şimdi bu ağaçlar yok :(


çökertme


çökertme'ye giderken


roma - valentina'nın evi


paris - 31 ocak 2013

kadın çiçekçiler

iki yerden çiçek aldık bu bahar. şimdi düşündüm de ikisi de kadın. belgin ve yeliz.
aşağıdaki fotolarda yeliz'in çiçekleri ve çömleklerini görebilirsiniz.


doğadan evimize

doğa yürüyüşlerinin ganimetleri değişik bitkiler ve çiçeklerden oluşan buketler.



 

broke gender barrier at 1967 boston marathon

eskiden de kadın ayrımcılığı çok fazlaydı. bunun nedenlerine girmeyeceğim çünkü varoluştan gelen, fiziksel gücün etkisi ile ilerleyen başlı başına detaylı bir konu. ama bu konu bu aralar ülke gündemi ve gidişatına paralel olarak daha şuursuz bir cehalet ile artarak karşımıza çıkıyor. yeni medya sayesinde karşımıza çıkma sıklığı da artıyor. ben de bu aralar bu tip haberleri çok fazla okumuş olmalıyım ki gece rüyalarıma girecek kadar etkilenmişim. rüyadan uyandığımda başka bazı haberler ile bağlantılı olarak korkunç bir fikre kapıldım. haber şuydu: yakın bir gelecekte kadınlar bir erkeğe ihtiyaç duymadan üreyebilecekler. hatta altta detaylı olarak bilginin içeriğini görebilirsiniz.


sonra aklıma xy kromozom mevzusu geldi. y kromozomunun daha az olması, kadınların ömrünün daha uzun olması vs. 
sonuç olarak: gelecekteki savaşın kadınlar ve erkekler arasında olacağına karar verdim. sonra dünya üzerindeki teknolojik, ekonomik, maddi ve fiziksel gücün erkeklerin elinde olduğu gerçeği aklıma düştü. bu durumda erkeklerin kadınları istedikleri gibi üreme için kobay ya da damızlık olarak kullanabilecekleri fikrine doğru yol aldım. distopik filmlerde olduğu gibi belki yukarıda anlattığım konu belki de değil ama gelecek bu dünya için daha iyi olmayacak.