Friday, September 26, 2008

ghl

zıplaaaa bakalım tigger gibi... zamanı geriye alma sanatı...
saçlarımın arasından biz...

Tuesday, September 23, 2008

"düşmeniiin sınırı yoook"

nezih ünen - karnaval

facia pzt.

*ay ne b.ktan bir gündü yahu... ta ki evime gidene kadar :) ben yemek yapmaktan öte nasıl yapılacağını tarif etmeyi daha iyi beceriyorum galiba :P

cuma gecesi kendimi eve kapattıktan sonra taaa pazar akşam üzeri dışarı çıktım ama ne çıkış... film izlerken bile yerimde duramıyordum. hele ki orlando'nun yedi günlük uykularında yaşayıp yaşamadığını kontrol ederken birileri, benim kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. film kasvetliydi kasvetli olmasına ama enerji doldurdu içimi. kumbaracı yokuşunu seviyorum. yağmurlu bir günde gemi'nin sahnesi de garip bir duygulanım yarattı bende. sonra ozan ile buluştuk. sonra da bellalar ile. sonra da başka bir olcay geldi... hoş sohbet, dost sohbet oldu. cumartesi bir ara berna uğradı. pazar da sevgi abla bizdeydi. önünden arkasından koşunmaktan yorulduk.


haftaya uykusuz ve hasta başladım.*
bugün oldukça iyi sayılırım :)

Saturday, September 20, 2008

bulut güzel bir şey...

son hafta... öncesinde de sonrasında da...

ıslak saçlar.
bir şarkı, "kaygısız sevgilim" yoksa "çöl çiçeğim" mi? şu bayram geçse de işler normale dönse. sıkıldım sorun çözmekten.
bir insan hangi akla hizmetle gecenin 2'sinde taratorlu börülce salatası yaparki? vicdan azabı duymakla ilgili sanırım.

bu seferki koli çok neşeli: salkım salkım üzüm, bildiğin bahçe hıyarı, tarla domatı, tombul tombul biberler, ayıklanmış börülce ve barbunya, dolma ile mücver...
ulaş burada, gidecek. çok güldük perşembe gecesi. ne zamandır tavanarası
'nda yememiştik. sonra ghl'de süper fotolar çekildik. hepsi yakında burada...
bir parti vardı. kendi bilgisayarından müzik yapan bir çocuk. 80 ve 90lar'ın şarkıları. türkçe ve yabancı. barbaros hayrettin diye bir adam vardı :)
bella ile fırtınanın ortasında kaldık. az kalsın kafamıza kırılan camlar iniyordu. biraz fazla attık tuttuk galiba :) sırılsıklam evlerimize döndük. 
z harfini görmezden gelen adam. bu aralar yaptığım en iyi şeylerden biri barış ile tilda swinton filmlerine gitmek. ...bizde "1" balkon var... yani bir balkon var bu kadar olur yaniii...
özgür şimdi portekiz'de. sanırım... ya da ispanya'da. yani iber yarımadası'nda bir yerlerde ve bugün o'nun doğumgünü.

duygusallık diz boyu her zamanki gibi.

Sunday, September 14, 2008

soru işaretleri...

bu çok heyecan verici bir şey. çok iyi tanımadığın birinin senin çok sevdiğin bir şey ile ilgilenmesi. hiç ummadığın bir şekilde bunu senin önüne sürmesi.

Thursday, September 11, 2008

çocuk

dışarıda buz gibi bir hava... yumuşacık bir divana kıvrılmışım... kömür sobasının sıcaklığı yüzüme vurup çıtırtıları kulağıma doluyor. yaşlı bir el sırtımı kaşıyor...

Tuesday, September 09, 2008

diyeceğim o ki...

neyin ne olduğunu biliyorum ama bildiklerimin dışında gelişiyor olaylar. e ben de anlamıyorum. insanları anlamıyorum. neler düşündüklerini bilemiyorum. onların söyledikleri ve yaptıklarından anladığım şeyler ile onların "budur" dedikleri şeyler farklı. peki bu niye önemli ki? değil aslında. neyi değiştirecek ki? hiçbir şeyi. o zaman insan dönüp kendini sorguluyor. senin kendinden haberin yok mu diyor. yok mu? yokmuş demek ki.

e peki sonuç ne şimdi? hiçbir şey...

Tuesday, September 02, 2008

hala benim minik kardeşim

bana eti-puf'um dedi :)
ben de ona çoko-prens'im...

Monday, September 01, 2008

bir fatih akın filmi

çünkü yolda başlayıp yolda biten bir öykü olduğu için. amacı için çırpınıp duran bize inat, tüm zorlukları yaşatıp kendi yolunu çizen bir öykü olduğu için. daha da kendimizi tanıdığımız için. hiç olmayacak karakterler arka planda olduğu için. kare kare zihnime kazındığı için. yazın en sıcağında hava bulutlu olduğu için ve sayesinde deniz gri. görmem gerekenleri görebildiğim için.

yolun başı ve sonu

uzak yakın

detay - gözler ve dbpalar

üç renk

detay - küçük buda ve atkale

björenk

tepetaklak dünyaları

diğer kız

işte o kız