Wednesday, September 21, 2011

bak yine phuket doğdu.

dün buket'in doğumgünüydü. onun telefonundan onun bloguna post girmeye çalıştım. ama beceremedim. o yüzden post bugüne kaldı. tabi dün o postu girmeye çalışırken kafam iyiydi. geyikler boldu. şimdi müşteri maillerinin arasında ne kadar etkili olur bilemiyorum. dün sabah 9'dan gece yarısına kadar kendisiyleydim. her bir adımı anlatabilirim. ama bu post onun post'u. o yüzden onun ne gördüğü, ne hissettiği, ne düşündüğü, size ne anlattığı önemli. hadi buket anlat bakalım gününü... yıldız'dan bahsetmeyi de unutma sakın ;) bir de kendi bloguna bir foto koy dünden.

Monday, September 19, 2011

ne mi oldu?

yine pazar sendromu. uyuyamiyorum. uzaya bir iki uzaya bir iki...

Monday, September 12, 2011

11.09.2011

ne mi yaptim? tarkan konserine gittim. evet ulas! ne var yani gittim :) (bugun ulas bulusmak icin aradiginda bu duruma biraz sasirdi :) dogruyu soylemek gerekirse "madem bir tarkan konseri var, hadi melda gidelim" dedim. cunku hep tarkan var ve hep gidebiliriz diye dusunup ertelemenin bir anlami yok. hatta bu yaklasimi hayat felsefem haline getirsem sirtim yere gelmez. her neyse acaba kizlara soylesek mi derken baktik biletler saat basi azaliyor. yaz ortasi yaz ortasi oyle mi soyle mi vs. vs.'lere girmeden cat biletleri aldik ve bugun beklenen gece geldi.
bu kadar hareketli olup bu kadar iyi sarki soylemesine sastim kaldim. hem yenilerden hem eskilerden cok fazla sarki soyleyip yuzumuzu guldurdu. herkese guzel guzel takilip acikca eglenin yoksa ben sizi eglendiremem dedi. herkesi ayakta tutmayi basardi. son olarak hala gozlerinin ici guluyor.
gunun asil guzel kismi, gune erken baslayip kesfedilmemis bir yerde kahvalti etmekti galiba. sonra da yuruyus, sonra da ester kahvesi :)

Monday, September 05, 2011

cok begendim



isbn'ye tesekkurler, benimle paylastigi her sey icin :)

Sunday, September 04, 2011

demet'e not

yine yarimadadaydin. bu defa meis'e bakan cok sirin ve konforlu bir oteldi. gitmesi ile gelmesi ile topu topu 6 gundu. bu defa iyi bir kas rehberi vardi yaninda. kucuk cakil'i da buyuk cakil'i da kaputas'i da gordun. kas'in ne kadar bilinmesi gereken gizli yeri varsa ogrendin. her zamanki gibi ne yaptin ettin tekne ile acildin. hem de bu defa otel gibi tekne de cok ozeldi. tekne rehberi tum cevreyi detay detay anlatti. kendini tarih ve cografya bilgileri ile doldurdun. bilgi aktarimini ne kadar sevdigini animsadin. geri kalan gunleri aquarius'un akvaryumunda gecirdin. her zamanki gibi hic guneslenmedin, hep semsiye altinda oturdun ama suda yanmayi basardin. bu tatilin en belirleyici nesnesi hasir sapkandi. ucak yolculugunu her zamanki gibi sevdin ama cocuklardan ve ailelerinden bunaldin. turk aile yapisini sorguladin durdun. bir de havaalanindan transfer icini baydi. tam bir prensestin. kahvaltilari sevmeyi basardin. bir kez daha yanina ne kadar az sey alirsan o kadar pratik oldugunu anladin ama iki minik cantaya da binlerce seyi sigdirdin. bir kitap bitirdin. hic internete girmedin. bir kez bile telefonu sarj etmedin cunku neredeyse hic telefon konusmasi yapmadin. saclar her zamanki gibi pamuk oldu, sahane sekillendi. manzarali oda o kadar keyifliydi ki yeri geldiginde kas'a inmedin. tum bunlari yaparken bayram kalabaligindan siyrilmayi basardin. 

kaputas


kekova


b.cakil


mayista anneanne bahcesi


Friday, September 02, 2011