hal, mandıra, fırın...
ben, mesela, bilmiyorum...
xxx dizisindeki esas oğlanın kankası...
hal, mandıra, fırın...
ben, mesela, bilmiyorum...
xxx dizisindeki esas oğlanın kankası...
ben olmayınca bu güller, çiçekler yok. kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok. sabahlar, akşamlar, ay, güneş, yıldızlar yok. ben varsam var dünya, ben yoksam yok.
ömer hayyam
gecenin bir yarısı. artık uyumak üzereyim. ama uyumak istemiyorum. internete girdim. bir hiç gördüm. belirsiz bir delilik hissi. keyifli bir haftasonu geçirdim. yemek yedim. ağladım. misafir ağırladım. oyun oynadım. fotoğraf makinesi aldım. sıçan gibi ıslandım. bir pisi tarafından çırmıklandım. sonra bu akşam yatağa girene kadar huzur. şimdi de tertemiz çarşafların içinde sezen aksu'dan rumeli havası. aslında bu aralar sezen aksu'dan uzak durmak lazım. ya da bazı şarkılarına ambargo koymak lazım. ilgi alaka göstermem başka işler var. bugünün dersi barış'tan geldi: "kendi hislerine güven"
"kanımda bir mikrop var" yavaş yavaş tüm defanslarımı kırıyor. ya ona karşı bağışıklık kazanacağım ya da kaybedeceğim. mutluluk sahte mi gerçek mi ayırt edemiyorum.
geçen haftasonunun cumasını anımsamıyorum. çok ama çok yağmurlu bir haftasonuydu. cumartesi bella ve özgür ile fernando ve lia'yı tünel girişinde beklerken hiç mimik ve jest kullanmadan iletişim kuran bir norveçli ile muhattap olmak zorunda kaldık. yanındaki şaşkın kızın da türk olduğunu baya bir zaman geçince farkettik. onları başımızdan atmak için elimden geleni yaptım. sonunda lia ve fernando geldiler ve biz ilk defa tanışmamıza rağmen el sıkışıp öpüştük. sıcak-soğuk ülke farklılıklarına takık biri olarak bütün gece norveçli hakkında kötü şeyler söyleyip atıp tuttum. sohbet muhabbet bir geceydi. eklenenler oldu. ama gecenin sonu hiç iyi bitmedi. bu başlı başına bir hikaye. ertesi gün kasvetliydi. gecenin etkisi vardı. ancak o kadar ev ev bir gün geçirdik ki çoğu şey geçti gitti.
çok uzun zaman sonra günlüğüme tekrar yazdım. çok güzel bir rüyadan uyanıp ağlamaya başlayınca artık günlük zamanımın geldiğini farkettim. 2 yılda neler olmuş, neler değişmiş onu gördüm. kabataslak gözümün önünden geçti bir sürü şey. yaşam kendi yolunda akıp gitmiş. kimini o an anlamışım, kimini şimdi düşünüp anlıyorum.